Pages

Home Features _POST FORMAT _Error Page Trending contact
Deneyimsel Tasarım Öğretisi İLİM

 Bölüm 2 

Zorlu yolların olmazsa olmaz becerisi ...

Yani bahtiyarlık ...

 

Hangi koşullar altında olunursa olunsun ...

Kişinin geleceğe ümit ile bakabilmesi ...

 

İnsanların hareket edebilmeleri için enerjiye ihtiyacı vardır ...

Kendi vücutları tarafından üretilen özel bir biyolojik enerji ...

 

Yani motivasyon ...

Motivasyon insan bedeninin harekette kullanmak üzere ürettiği yakıttır ...

 

Kişi bir şey istediğinde vücut o eylemi gerçekleştirecek enerjiyi üretir ve ihtiyaç duyulan kaslara gönderir ...

 

Bu vesile ile de istenilen eylem gerçekleşmiş olur ...

Ama hayatta bazı zamanlar vardır ki insan motivasyon üretmekte zorlanır ...

 

Kişi şevkini kaybetmeye başlar ...

 

Bu zamanların kendine has bazı özellikleri olur ...

 

İşlerinin ters gittiği zamanlar ...

Uzun zamandır bedel ödemene rağmen tatmin edici sonuçlar alamadığın zamanlar...

 

Hayatın sana seni unutmuş ya da görmezden geliyormuş gibi hissettirdiği zamanlar ...

 

Yani kişinin umudunun kırıldığı ...

Ümidin tükenmeye doğru yol tuttuğu ...

Zorlu ve şevk kırıcı zamanlar ...

 

Ve ilginçtir ki ...

Az bedel ile çok puan toplanılan ...

Bonusların patır patır dağıtıldığı...

Yücelme kampanyası gibi olan zamanlar ...

 

İşte bu gibi dönemlerde insanlar geleceğe yönelik umutlarını yitirdiği için şevkini ...

 

Şevkini yitirdiği için motivasyonunu ...

 

Motivasyonunu yitirdiği için hareketini...

 

Hareketini kaybettiği içinse bonusları ve bereketi kaybeder ...

 

İşte tam da bu zamanlarda bahtiyarlığa ihtiyaç duyulur ...

 

Yani koşullar nasıl olursa olsun ...

Geleceğe ümitle bakabilmeye ...

 

Peki bahtiyarlık için neler gerekir ?

 

Koşullar ne olursa olsun yine de süreç içinde ümitvari ve şevkli olmanın formülü nedir ?

 

Bazen insanlar geleceğe ümitle bakabilmenin yolunu kendilerine pozitif telkinde bulunmak olduğunu zannederler ...

 

Bazense gelecek ile ilgili pozitif hayaller kurmaya çalışmanın işe yaradığı zannedilir ...

 

Oysa bahtiyarlık olabilmesi için hayal, telli ya da iyi zandan daha fazlası gerekir ...

 

Bahtiyarlık için gelecekle ilgili öngörüde bulunabilecek bir ilim ...

 

Ve

 

Zorlu koşullar altında bile olunsa zamanda zihinsel yolculuk becerisi gerekir ...

 

Peki gelecekle ilgili öngörüde bulunmak ...

Ya da kişinin zihnini zamanda yolculuğa çıkarması ...

 

Nasıl mümkün olabilir ?

İlmin ve zihinsel zaman yolculuğunun sırları nelerdir ?

 

Belki daha sonra… ;)

 

 

 

 

 

 

 

7
Share

Nasıl insanların karakteristik özellikleri var ise ...

 

Hayatında kendine has bazı değişmez özellikleri vardır ...

 

Hayatın karakteristik özellikleri ...

 

Her insanın doğumundan ölümüne kadar duyacağı evetler ve hayırları toplasanız , hayırların evetlerden fazla olduğunu göreceksiniz ...

 

İşte bu hayatın karakteristik özelliklerinden biridir...

 

Her insana yönelttiği kabuller ile redler arasında negatif fark olması ...

 

Hayatın bir diğer değişmez özelliği ise her yolunda ...

 

Mutlaka ...

Ama mutlaka ...

 

Başından sonuna kadar türlü engeller barındırmasıdır ...

 

Büyük ya da küçük ...

Az ya da çok ...

 

Hayat içinde her yolun kendine has baskıları olur ...



Baskı ...

Yani zorlaştıran engel ...

 

Kişileri yıkmak için değil hep daha iyiye eriştirmek için verilen ...

 

Zorlayan ama yıkmayan ...

 

Zorladıkçada geliştiren iç ve dış müdahaleler...

 

İnsanın baskılar ile mücadele edebilmesi için bazı marifetler gerekir ...

 

Mesela sabır ...

Güç ...

Dirayet ...

Ya da şevk ...

 

Bunların her biri farklı sebepler gerektiren ...

Farklı etkileri olan ...

Pozitif marifetlerdir ...

 

Başka yazılarda neler olduğundan, nasıl olacaklarından bahsederiz ...

 

Şimdilik baskılar ile mücadele için olmazsa olmaz olan bir diğer özel şeyden bahsedeceğiz ...

 

Nedir o ?

 

Bahtiyarlık ...

 

Peki, ne demektir bahtiyar ?

 

Bahtiyar geleceğe ümitle bakabilen demektir...

Baskılar ne kadar çoğalırsa çoğalsın ...

Süreç ne kadar zorlaşırsa zorlaşsın ...

Engeller ne kadar çetinleşirse çetinleşsin ...

 

Tüm ümit kırıcı iç ve dış müdahalelere rağmen kişinin geleceğe ümitle bakabilmesi...

 

Bahtiyarlık, şevki ve dirayeti tetikleyen ve destekleyen niteliktedir ...

 

Çünkü insanın mevcut çaba ve mücadelesi için gereken enerji kişinin süreç içi şevki ile ilişkilidir ...

 

İnsanlar şevki kadar istek üretir...

İsteği kadar harekete geçme hakkına sahip olur ...

 

Hayatın içinde...

Tüm süreçlerde...

En başından en sonuna kadar...

 

Tüm engellere rağmen ...

Geleceğe ümitle bakabilmek gerekir ...

 

Bahtiyarlık zorlukları kolaylaştıran ...

Baskıların temas şiddetini azaltan bir yapıdadır ...

 

Ama ...

Asıl cevaplanması gereken soru ise ...

 

Bahtiyarlık sonucunu meydana getiren sebepler nelerdir ?

 

Takipte kalın : )

7
Share

Seçimler dünyası burası ...


Kimileri seçti ve geçti ...

Kimileri seçiyor ve geçiyor ...

Kimileri seçecek ve geçecek ...



Seçim dünyası burası ...

 

Kimileri seçti ve kaybetti ...

Kimileri seçti ve kazandı ...

 

Kimileri seçiyor ve kaybediyor ...

Kimileri seçiyor ve kazanıyor ...

 

Kimileri seçecek ve kaybedecek ...

Kimileri seçecek ve kazanacak ...

 

Seçim dünyası burası ...

 

Seçenekler sunuluyor ...

Seçimler yapılıyor ...

O seçimler ise sonuçları tetikliyor ...



Sonuçlar yaşanıyor ...

İnsan geleceğini ...

Gece gündüzünü ...

Gündüz gecesini kovalıyor ...

 

İstekler doğuyor ...

Kimi hayırlı kimi şerli ...

 

Ömürler geçiyor ...

Kimisi anlamlı kimisi anlamsız ...

 

İnsan seçiyor ...

Bazen doğru bazense yanlış ...

 

Sırası gelen seçiyor ...

Vakti dolan geçiyor ...

 

Seçimler dünyası burası ...

Her gelen geçiyor ...

9
Share

Bölüm 3

 

Evet ...

Neyi zorlar iseniz onu geliştirirsiniz ...

 

Peki ya ne kadar zorlayacağını nasıl belirleyeceksin ?

 

Hangi zorlamanın hafif yıpratıcı , hangi zorlamanın yıkıcı olduğuna nasıl karar vereceksin ?

 

Bölüm 2 de bahsedildiği gibi biceps kaslarının gelişimi için onun mevcut kapasitesinin üstünde bir yük ile zorlanması gerekir ...

 

5 kg kaldırma kapasitesi olan bir kas grubuna 8 kg yük yüklediğinde o çalışma onu zorlar ve geliştirir ...

 

Fakat aynı kas grubuna 300 kg yük yüklediğinde kaslarda yada tendon bağlantılarında yırtık hatta kopuklar meydana gelecektir ...

 

Yani mesele sadece zorlamak değil ...

Mesela kıvamına uygun zorlamak ...

 

Peki kıvam nasıl belirlenir ?


 

Kıvamın ölçülebilmesi için ilk önce zorlanacak olan şeyin detaylı kalibrasyonu yapılması gerekir ...

 

Kalibrasyon ...

Yani farkı fark etmek ..

 

Zorlanacak olan şeyin detaylarındaki bilinmesine ihtiyaç duyulan tüm farklar açığa çıkartılmış olmalı ...

 

Zorlanacak olan şeyin yapısal özellikleri neler ?

 

Çalışma prensipleri nasıl ?

 

Beslenme ve temizlenmesi süreci ...

 

Onarım için gereken süreler ...

 

Mevcut yük kapasitesi ...

 

Ve benzeri detaylar ölçülmeli ...

 

Ölçülmeli ki “ne kadar yük ile geliştirici zorlanır , ne kadar güç ile yıkılırın” arasındaki fark belli olsun ...

 

Zorlanacak olan şey ...

Çok yönlü ve her yönü ile detaylı kalibre edildikten sonra zorlayıcılar ile ilgili kıvam açığa çıkacaktır ...

 

Zorlamalar , geliştirilen şeye göre farklılık gösterdiği için her sistemin kendine has ayrıca kalibre edilmesi gerekir ...

 

Kas sistemi için gereken bilgiler ile sabır için gereken bilgiler birbirinden farklıdır ...

 

İkiside zorlayarak gelişir ...

Ama kapasitelerini ölçmenin işaretleri farklıdır ...

 

Yani hangi konuda kıvam ölçümü yapılacak ise o konunun detayları bilinmelidir ...

 

Yemeğin kıvamı ...

Kahvenin kıvamı ...

İlişkilerin kıvamı ...

Zorlamanın kıvamı ...

Merhametin kıvamı ...

 

Ve daha daha fazlasının kıvamı ...

 

Her ne olursa olsun ...

Kıvam ölçümü için o şeyin kimyası yani bileşenlerinin kalibrasyonunun yapılması gerekir...

 

Peki ya kalibrasyon ...

 

Kalibrasyon sürecinin detayları ve stratejileri nelerdir ?

 

Takibe devaaam ;)

 

11
Share

Bölüm 2

 

Gelişim ...

Yani kişinin kendi geçmişine göre daha iyi bir hal alması ...

 

Maddi ve manevi anlamda ...

Daha kazançlı ve daha keyifli hale gelmesi ...

 

Gelişimin alameti gelişen şeyin pozitif manada daha üst versiyona çıkmasıdır...

 

Yani dün yapamadığını bugün yapabilmesi ...

Geçmişinden daha marifetli ve daha yüksek kapasiteli olması ...

 

Peki, nedir gelişimi tetikleyen şey ?

 

Mesela kaslar ...

Yapı itibariyle geliştirilebilir şekilde yaratılmışlardır ...

 

Peki, nasıl gelişirler ?

Kas gelişimi için onları zorlamak gerekir...

Hangi kas grubu olursa olsun , gelişebilmesi için onu tüketmeyecek seviyelerde zorlamalısın ...

 

Biceps yani ön kol kaslarını ele alalım...

Normalde mevcut bicepslerin taşıma kapasitesi ortalama 3 kg ise ...

 

O kas grubuna 5 kg'lık ağırlıklar ile tekrar eden zorlayıcı antrenmanlar yaptırılmalı ...

 

Bu zorlanma ile birlikte kaslarda küçük mikro yırtıklar meydana gelir ...

Doğru beslenme ve dinlenme ile de mevcut yırtıklar onarıldığı için kas kütlesi büyür...

 

Her antrenman ve tamirat sonrasında kaslar bir önceki ağırlıktan daha fazlasını kaldırabilecek şekilde kapasite arttırımı yaşar ...

 

Yani gelişir ...

 

Özetle kas gelişimi için onları yıkmayacak şekilde zorlamak gerekir...

 

Bu gelişimin ana yasası olduğu için neyi geliştirmek istiyorsanız onu hafif hafif zorluyor olmanız gerekiyor ...

 

Mesela zeka ...

Soyut bir kavram olmasına rağmen varlığı deliller ile ölçülebilen bir yazılımsal sistemdir ...

 

Zeka problem çözebilme yetisi demektir ...

 

Yani kişinin karşılaştığı problemlere çözüm üretirken kullandığı ana soyut uygulama ...

 

Peki, nedir zekayı geliştiren ?

 

Zeka gelişimi için yine onu zorlamak gerekir ...

Kişi problemlerle ile karşı karşıya kaldıkça zekası çözüm üretmek zorunda kalır ... 


Problemin çözümüne karşı verilen bu mücadele ve çaba zekayı zorlar ...

Zorlanması ile birlikte gelişir ...

Her seferinde farklı şiddetlerde , farklı türlerde problemler çözen zeka bir süre sonra çözümde çeşitliliğe sahip bir savaş makinesi gibi olur...

 

Yani gelişebilmesi için yıkılmayacak şekilde zorlanması gerekir...

 

İşte gelişimin sebebi budur ...

Mevcut şeyi yıkmayacak şekilde zorlamak ...

 

Peki, zorlarken yıkmayacak kıvamı neye göre belirleriz ?

 

Gelişimde kıvamın ölçüleri nelerdir ?

 

Takibe devam ;)

6
Share

Var olduğu ilk günden beri ... 

Hep daha mutlu ve daha başarılı olmaya çalıştı insanoğlu ...

 

Tüm araştırmalar ...

Tüm çalışmalar ...

Tüm çaba ve mücadele ...

Daha iyisi içindi ...

 

Peki, ne demektir iyi?

 

İyi iki kavramın birleşmesinden oluşan bir kavramdır ...

 

Doğruluk ve güzellik ...

 

Yaratılan şeylerin farklı özellikleri vardır ...

Mesela portakal ...

İçerdiği c vitamini sebebiyle tüketildiği zaman kişiyi içerden dışa doğru ısıtır ve terlemeyi tetikler ...

 

Bu sebeple kişi vücudundaki toksinlerden arınır ...

 

Bu özellik kişiyi arınmış yani bir önceki aşamadan daha kazançlı hale getirir ...

 

Ama ...

 

Portakal sadece faydalı değildir ...

Aynı zamanda turuncu rengiyle göze hoş gelir ...

Damakta bıraktığı güzel aroması, hafif ekşi notaları ile ferahlatıcı kokusu ile güzeldir...

 

Yani portakal hem faydalı hem de lezzetlidir...

 

İşte yaratılanlar da bu iki özellik üzerinden ölçülebilir...

 

Fayda ve lezzet ...

Yani doğruluk ve güzellik ...

 

Doğru fayda veren ...

Güzel ise haz veren demektir ...

 

Bir şey hem kazandırıyor hem lezzet veriyor ise de ona iyi denir ...

 

İyi doğru ve güzelin birleşiminden oluşur ...

 

İşte insanoğlu dünyada hep bu ikisini aradı...

 

Daha faydalı ve daha güzelini ...

 

Doğada ...

İlişkilerinde ...

İş hayatında...

Kendi süreçlerinde ...

 

Hep daha iyisine dönük bir arayış ...

 

Peki, insanın dününe göre daha iyi olmasına ne denir?

 

Yani kişinin her geçen zamanda daha mutlu ve daha başarılı olması ...

 

Kişinin hayatındaki kazanç ve lezzetinin çoğalması ...

 

İşte gelişim buna denir ...

 

Gelişim, dününe göre daha iyi olmak demektir ...

 

Asıl önemli soru ise şudur ...

 

Kişi nasıl gelişir?

 

Takibe devam… ;)

 

7
Share

 

Semih’i şiddetli yağıştan dolayı sabah iş arkadaşı Akın almaya gelecekti. Akın’ı bekletmemek için erkenden aşağıya indi. Kısa süre sonra önüne lüks bir araba yaklaştı. “Kim bu ya? Geldi, önüme durdu” diye söylenmişti Semih. O sırada arabanın camı yarılandı; “Atlasana Semih, ne duruyorsun öyle?” diye seslendi Akın, aracın içinden. Semih çok şaşırmıştı. “Adamdaki arabaya bak abi, bu adam bu yeteneksizlikle böyle bir arabayı nasıl alabilmiş” diye geçirdi içinden. İşe geç kalmamak için hemen atladı arabaya. “Selam Akın, hayırlı olsun araban” dedi Semih. “Sağ ol Semih ’cim, darısı senin de başına” diye karşılık verdi güler yüzlü bir şekilde Akın. Semih gözünü arabanın içerisinden alamıyordu. Kahverengi deri koltuğu, arabanın çok hızlı gitmesi, içerisinin ses geçirmemesi Semih’in dikkatini çekmişti. “Ben bu adamdan daha fazla çalışıyorum ama adamın sıfır arabası var, benim arabam bile yok. Kesin baba parasıdır yoksa bu adam bu arabayı alamaz abi.” diye yakındı kendi kendine.

O sırada yolda gidiyorlarken Semih’in gözü etraftaki rezidanslara takılmıştı. “Abi ne zengin adamlar var ya, bu adamlar bu kadar parayı nasıl kazanıyorlar? Var ya kesin çalıp çırpıyorlardır ya da kolay yoldan kazanıyorlardır. Yoksa benim adım Semih değil.” Yüzünde sinirli bir ifade vardı.

İşe varmışlardı, Semih’in yüzündeki o sinirli ifade hala devam ediyordu. Arkadaşlarına selam vermeden masasına geçip oturdu hemen. Oflayarak çalışmaya başladı. Öğle saati olmuştu. Yine oflayarak yemekhaneye doğru gidiyordu ve patronunu gördü. “Selam Semihciğim nasılsın? Bugün modunda değilsin herhalde?” diye sordu patronu.

“Selam Metin Bey, yok yok iyiyim, işer çok yoğun, çok çalıştım o yüzden” diye yalan söyledi. Patronu giderken arkasından bakıyordu. “Adamın takım elbisesi benim evimdeki eşyaları satın alır abi… Bu adamın neyi farklı da bu işi kurabilmiş” diye içinden geçirdi. Yemeğini yerken birisi hızlıca yemekhaneye girdi “arkadaşlar, 15 dakikaya sunum başlıyor, acele edelim.” diye seslendi. Ardından Semih, ekip arkadaşlarıyla seminer salonuna geçti.

“Kim, ne anlatacaksa anlatsın işimize geçelim” diye mırıldandı. Anlatıcı çok enerjik bir giriş yapmış çok eğlenceli anlatmıştı. Sunum sonunda birçok çalışan alkışlamıştı. Semih şaşkınlıkla alkışlayanlara bakıyordu. “Ben de böyle anlatırım ki ne var, adam bir şey yapmadı.” diye söylendi yanındaki arkadaşlarına. Homurdanarak masasına oturdu ve çalışmaya devam etti. “Akşam misafirlikte kafa dağıtırım” diye iç geçirdi.

İş çıkışı eşini aldı ve misafirliğe geçtiler. Semih, taksiciye parasını öderken “Bu sitede mi oturuyorlar?” diye sordu şaşkınlıkla “Evet bir tanem” diye yanıt verdi eşi.  “Vay arkadaş ya elin adamı bile sitede kalıyor, bir de bize bak. Kirası ve aidatı benim maaşımı geçer ya, bu Aylin’in eşi ne iş yapıyorsa?” dedi biraz hayıflanarak. “Hayatım, Aylin’in eşi Turan 10 yaşından beri çalışıyor. Adam 25 senedir çalışmış, parasını biriktirmiş ve ev daha yapılırken uyguna almış. Sen 25 sene çalıştın mı? Niye millete haset ediyorsun ya?” diye çıkıştı karısı. O an eşinin cümlesi Semih’e tokat gibi gelmişti.

Zihninde olaylar sıralanmaya başlamıştı. Sabah onu alan arkadaşının da toplam 20 senedir çalıştığını hatırladı. Patronu ise 35 senedir hemen hemen her gün çalışıyor ve üretim yapıyordu. “Elemanlarımı nasıl yetiştiririm, nasıl daha iyi bir hayatları olur?” diye dert edindiğini söylemişti Semih’e çalışma arkadaşı. İşlerin göründüğü gibi olmadığını yeni yeni anlamaya başlıyordu…

İşte insanoğlu bu hayatta başkalarının çabalarının sonucuna odaklanır ve o sonuçları görür. Arabasını, telefonunu, okuduğu üniversiteyi, evini, parasını, eşini, marifetini…

            Ama şunu sormaz kendisine;

“Bu insan buraya kadar nasıl gelmiş? Neler yapmak lazım ki bu seviyeye gelebileyim?”

Ya da yakışıklılığını, güzelliğini, vücudunu, boyunu, burnunu görür ve “benim neden böyle bir vücudum yok? Ben niye bu kadar güzel değilim? O niye bu kadar güzel?” diye sorarak haset ediyor ne yazık ki…

Ama şunu düşünmüyor insanoğlu;

Bu insanlarda olmayıp da bende olan çok şey var. Bu adam eşiyle mutlu değil ama ben eşimle mutluyum. Bu kadının çocuğu doğuştan engelli ama benimki engelli değil.”

Her insanın sahip olduğu avantajlı özellikler ve dezavantajlı özellikler vardır. Mesele biz dünümüze göre daha iyiye gidiyor muyuz? Kendimizi daha çok geliştiriyor muyuz?

Biz elimizdekilerle ne kadar mutluyuz?

6
Share
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

Bu Blogda Ara

Popular Posts

  • HASET
    Güncel tıp ilimleri daha ziyade somut hastalıklar üzerine yoğunlaşmış durumdadır...   Elbette soyut hastalıklarda güncel tıp biliminin d...
  • İLGİNÇ
      Aslında insanın az bilmesinde eleştirilecek bir şey yoktur... Her az bilen öğrenmeye yönelik gayreti ile ilmini arttırabilir...   Ki...
  • DENGE TAŞI
      Herkes... Neredeyse istisnasız herkes... Sevilmek... Sayılmak... Önemsenmek... İlgilenilmek... Aranılan... Özlenilen... Va...

Blog Arşivi

  • Aralık 2025 (1)
  • Kasım 2025 (6)
  • Ekim 2025 (15)
  • Temmuz 2025 (5)
  • Haziran 2025 (4)
  • Mayıs 2025 (4)
  • Nisan 2025 (4)
  • Mart 2025 (4)
  • Şubat 2025 (4)
  • Ocak 2025 (5)
  • Aralık 2024 (4)
  • Kasım 2024 (4)
  • Ekim 2024 (5)
  • Eylül 2024 (4)
  • Ağustos 2024 (3)
  • Temmuz 2024 (4)
  • Haziran 2024 (9)
  • Mayıs 2024 (9)
  • Nisan 2024 (8)
  • Mart 2024 (9)
  • Şubat 2024 (6)
  • Eylül 2022 (1)

Categories

Adalet Ailede Huzur Başarı psikolojisi Deneyimsel Tasarım Öğretisi Dtö Kim Kimdir fayda huy İlişkilerde Ustalık

SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİMİZ

  • Üniversite Zirveleri

Popular Posts

  • HASET
    Güncel tıp ilimleri daha ziyade somut hastalıklar üzerine yoğunlaşmış durumdadır...   Elbette soyut hastalıklarda güncel tıp biliminin d...
  • İLGİNÇ
      Aslında insanın az bilmesinde eleştirilecek bir şey yoktur... Her az bilen öğrenmeye yönelik gayreti ile ilmini arttırabilir...   Ki...
  • DENGE TAŞI
      Herkes... Neredeyse istisnasız herkes... Sevilmek... Sayılmak... Önemsenmek... İlgilenilmek... Aranılan... Özlenilen... Va...
  • DAĞLAR GİBİ...
      Bazı sorular vardır hayatta... Herkesin cevap aradığı... Ama cevabı her merak edene verilmeyen...   Herkesin iştahını kabartan... ...
  • SANMA
      Her öveni dostun... Her had bildireni düşmanın... Her seveni aynı sanma...   Kimisi münafıklığından över... Kimisi dostluğundan terbiye ed...
  • FESAT
     Kendi yanlışları ve kendi çirkinlikleri sebebiyle... Köşeye sıkışmış kötülerin ana silahıdır fesat... Tıpkı bir akrebin kaçacak yeri ka...
  • AKORT
    Kim demiş ? Kim demiş eğlenmek veya dinlenmek haramdır diye...   Her üreten bunalır... Her bunalan eğlenmelidir...   Her hareket eden yorulu...
  • GİBİ
    Kül müsün ? Ay mı ? Yoksa güneş mi ? İnsanlar üçe ayrılır... Küller... Aylar... Güneşler...   Emici tüketiciler... Tıpkı...
  • NEDEN?
     İlginç bir yazı olacak bu... Vaktin varsa git bir çay koy kendine... Ya da belki bir kahve... Sen nasıl istersen... Hele birde deni...
  • ANATO-PSİKO RESET - IV
      Bölüm IV   Oooohhhhhhh... Sonunda ulaştın , zirveye vardın...   Elbisesinin uçlarından duvağına baktığın o heybetli gelinin... Ş...
Copyright © 2015 Deneyimsel Tasarım Öğretisi İLİM

Created By ThemeXpose