Pages

Home Features _POST FORMAT _Error Page Trending contact
Deneyimsel Tasarım Öğretisi İLİM


Bazı insanlar vardır hani...

İlişkilerinin sadakasını vermek için bağ kurarsın...

Rabbinin rızasını kazanmak için hoş tutarsın...

Kendini kötü hissetmemesi için iletişimde onun seviyesine inersin...


Sonra ne olur ?

Seni ona muhtaç sanır...

Sonra ne olur ?

Kendini sana hayırlı sanır...

Sonra ne olur ?

Denk olduğunuza inanır...

 

Sen ilişkilerinin sadakasını verirsin...

O sadakadan payını alır...

 

Sonra ne olur ?

İkramını zorundalık sanır...

 

Defalarca kez haddini aşarda...

Sen anlamamış görmemiş gibi davranırsın...

Bir çok hatasına göz yumar , kulak tıkarsın...

Hatalar birikir , birikir , birikir...

Sen bunalır , bunalır , bunalırsın...

 

Yine de Rabbinin rızası için ilişkiyi sürdürür , sadakanla ikramlarsın...

 

Toparlanır ümidiyle hayatından çıkartmaz , süre verir sabırlanırsın...

 

Kalbinde haset ile senin imkanlarını kıskanır...

Herkesi kendi gibi zannettiği için seni de kibirli ve hırslı sanır...

 

Cahilin karası olduğu için hem bilmez...

Hemde çok bildiğine inanır...

Aradaki uçurumu küçük bir tümsek sanır...

Sen kırılmasın diye gerçeği gizlersinde...

O kendi halüsinatif dünyasını bizzat gerçeklik sanır...

 

Şimdi söyle bununla kim uğraşır ?

Hem işe yaramaz hem çok faydalı olduğuna inanır...

Kendi muhtaçken seni ona muhtaç sanır...

Sen ondan kurtulmuşsun o peşinden kıvranır...

Bide utanmadan hala kendini haklı sanır...

Aklınca bide seni bildiğini sanar seni ölçütüğüne inanır...

 

Söyle kim böylesiyle uğraşır ?

Gerçek şudur ki bu hayat sınavıdır...

O sınavın bir parçasıdır...

İnsan ilişkilerinin sadakasını verdikçe dönem dönem böyle tipler ile sınanır...

Sürekli aynı kişiye sadaka , bir süre sonra alanı azdırır...

Alanı nankör yapar , vereni mazlumlaşrırır...

 

Tüm biriken hatalarına ve hadsizliklerine göz yumduğun için her seferinde daha hadsiz ve azgın davranır...

 

Sonra ALLAH temiz ile pisi...

Alim ile cahili...

İyi ile kötüyü...

Ayırır...

 

Hemde öyle bir ayırır ki...

Tamda olması gerektiği gibi...

Sadaka veren süre verirken...

Sadakayı alan ilişkide bağı koparır...

 

İlerde pişman olacağını bilemeden basireti bağlanır...

 

ALLAH adil davranır...

Daha iyiyi daha kötüsünden kutarır...

 

Tıpkı geçmişte biriken siyahlıkları ile başka konularda basiretinin bağlanıp haddi aşmaları gibi...

 

Ama ilişkide sadaka için bağ kurulan nankörleştiğinde...

Ve haddi aştığında...

Artık ona geri dönüş kapısı kapanır...

 

Küsülmez , kızılmaz...

Ama bıkılır ve uzaklaştırılır...

Hak ettiği seviyelerde bağ kurmaya zorlanır...

Kırgınlık olmaz ama ilişkide sınırlanır...

 

Faydasından çok zararı...

Verdiğinden çok alması...

Hakkından fazlasını istemesi...

Yüksek beklentisi...

Kendini haklı zannetmesi...

Ve...

Herkesi kendi gibi sanması...

 

Kalbinde haset...

İçinde hırs...

Hem işe yaramaz hemde kibirli...

Ama ilginç şekilde seni öyle sanması...

 

Şimdi söyle böyleleriyle kime uğraşır ?

 

Gerçeklik çok net...

Gerçeklik ölçülebilir...

 

Hayat haddini aşanlara...

Er yada geç...

Hududunu hatırlatır...

 

8
Share

 Hangi doğan ölmedi ?

Hangi başlayan bitmedi ?

Hangi gündüz yerini geceye devretmedi ?

 

Doğan her şey ölür...

Başlayan her şey biter...

Her gündüzün gecesi olur...

Hangi kıtlık bitmedi ?

Hangi baskı geçmedi ?

Hangi zorluk kolaylığa dönmedi ?

 

Her kıtlık bolluğa...

Her baskı geçmeye...

Her zorluk yerini kolaylığa bırakmaya mahkumdur...

 

Bitmez zannetti insan oğlu...

Uzun süren problemleri...

Oysa çözülmeyecek problem yoktur...

 

Sonu yok sandı çektiği sıkıntıların...

Sonsuza dek gidecek zannetti...

Oysa sonu olmayan sıkıntı yoktur...

 

Bazen eş...

Bazen iş...

Bazen arkadaş...

Bazen akraba...

Bazen uzaktan tanıdıklar...

Bazense hiç tanımadıkların...

 

Haksızlık ettiğinde , tek sana haksızlık yapılıyor zannetti insan...

Oysa beyaz olupta haksızlığa uğramayan yoktur...

 

Haksızlıklar çoğalınca altında ezilirim...

Yapanların yanına kâr kalır zannetti...

Oysa Allah Adil ve Kadirdir...

Onun sisteminde toplamda kaybeden masum yoktur...

 

Bazen bolluk içinde şımarır insan...

Elindekiler hep onun olacak zanneder...

Oysa hep devam eden bolluk yoktur...

 

Güzelliği anorm olanlar bunu kalıcı zanneder bazen...

Oysa kalıcı güzellik yoktur...

 

İnsan oğlu sık kullanır hep ve hiç kavramlarını...

Oysa yaratılana Heplik ve hiçlik yoktur...

 

Hep vardır...

Hiç vardır...

Ama yaratılanlarda değil...

 

Hepin ve hiçin tek sahibi O dur...

 

Her yerde hep olan...

Varlığı deliller ile ispatlı...

Yani Zahir...

 

Aynı zamanda hiç bir yerde görülmeyen...

Hiç olan...

Varlığı tümüyle gizli...

Yani Batın...

 

Hep olanda hiç olanda ancak O dur...

 

O sebeple beklentilerini gözden geçirmeli Adem oğlu...

 

Sınırlılardan sınırsız performans beklentilerini...

Sonluları sonsuz zannetmelerini...

Hatalıları kusursuz görme isteğini...

Yasa dışı inanç , arzu ve hedeflerini...

 

Yeniden gözden geçirmeli Adem oğlu...

 

Gerçeği algılayamayan onu uygulamada istikrarlı olamaz...

Gerçeklikte istikrarlı olmayan başarılı ve mutlu olamaz...

 

Başarılı ve mutlu olamayan insan olur...

Olur ama ...

Tek bir ömrü kullanmak için bu doğru yol olamaz...

 

Dünyanın halifesine ancak mutluluk ve başarı yakışır...

 

Peki mutluluk ve başarıyı arttırmanın yöntemleri nelerdir ?

 

Takipte kalın ; )

5
Share

 

BİTTİ İSE DEVAM EDELİM...

 

İnsan bazen lehine olanları şer...

Bazen aleyhinde olanları hayır zanneder

 

Kötü  niyetli olduğu için değil...

O konular hakkındaki bilgisi az olduğu için...


 

Mesela depresyon...

İnsanlığın geneli depresyonu şer zanneder...

Oysa depresyonun lehte olan türleri vardır...

 

Nasıl ki vücutta meydana gelen yaralanmalarda anatomi tedavi protokollerini devreye sokar...

 

Aslında depresyonda bir tedavi sürecidir...

 

Dış deride meydana gelen kesiklerde vücut ilk evrede kıymetli öz sıvılarından birisi olan kanın akmasını engellemek için hemen pıhtılaştırma sürecini başlatır...

 

Anatomik dış doku tedavi protokolünün ilk etabı kan akışını durdurmaktır...

 

İkinci evrede dezenfeksiyon işlemi başlar...

Vücut yaralı olan bölgeye beyaz kan hücrelerini gönderir...

Dış dünyadan gelen zararlı şeylere karşı bir güvenlik hattı oluşturulur...

 

Akabinde deri ve doku onarımı başlar...

Bir süre sonra kabuk altı onarım tümüyle tamamlandığı için ölü kabuk dökülür...

 

Kesilen yerde meydana gelen bu sıra dışı süreçler insanın şerrine değil tam aksine lehinedir...

 

Olumlu depresyonda bunun gibidir...

İnsanın sindirmekte zorlanacağı kayıp , acı ve kabullenişlerde vücut başka bir tedavi protokolünü devreye sokar...

 

Depresyon...

Yani isteksizlik hali...

 

Fabrikadaki bakım çalışmaları için geçici paydos süreci...

 

Neyi onarmak istiyorsanız , önce onda hareketi durdurmalısınız...

 

Misafir varken temizlik...

Savaş devam ederken bakım...

Üretim halindeyken makina onarımı...

Nasıl mümkün değil ise...

 

İnsanda hareket halinde iken tedavi pek mümkün değildir...

 

İşte tamda bu sebepten vücut ilk evrede istek üretmeyi bırakır...

 

Depresyon protokolünün ilk evresi enerjisizliktir...

Kişideki şevk azalır...

Konuşkanlığın yerini sessizlik...

Hareketin yerini halsizlik...

Algının yerini kapanıklık alır...

 

İnsan bunu şer zanneder...

Oysa onarım için geçici paydos kaçınılmazdır...

 

İkinci evrede tedavi başlar...

Vücutta Kortizol , endorfin ve benzeri renovasyon besleyicisi hormonların salgılanması çoğalır...

 

Özellikle Kortizol seviyelerindeki geçici artış vücutta ödeme sebebiyet verdiği için anatomi genel itibariyle şişer...

İnsan bu şişkinliği de şer zanneder...

 

Oysa tedavinin getirdiği geçici ödem insanın lehinedir...

 

Üçüncü  evrede insanın algısında hafif kapanma gözlemlenir...

Bunun sebebi vücudun ana konsantrasyonunu kendi onarımı üstünde kullanmak istemesidir...

 

Maksimum verim için tedavi dışı tüm süreçlerde dikkat ve konsantrasyon azaltılır...

 

İnsan bunu da şer zanneder...

Oysa depresyonun geçici algı kapanıklılığıda kişinin hayrınadır...

 

Tedavi sona yaklaştıkça sistemler peyderpey eski haline dönmeye başlar...

 

Yavaş yavaş dopamin seviyeleri yeniden yükseltilir...

Hareketsizlik yerini Şevke...

 

Seratonin artışı ile...

Moral bozukluğu yerini neşeye...

 

Gündem rahatlaması sebebiyle...

Dikkat dağınıklığı yerini algı açıklığına...

 

Genel itibariyle durgunluk yerini ataklığa bırakır...

 

 Depresyon derin dalgaların alabora ettiği bir gemiyi hızlıca tersaneye çekip yeniden kullanıma hazır hale getirmek gibidir...

 

Sağlıklısı ortalama 7 ile 10 gündür...

 

Varlık sebebi eziyet değil...

Tam aksine kişiye şifadır...

 

O sebeple boyunu aşan şeylerde...

Gücünü aşan yüklerde...

Yani kontrolün dışına çıkan durumlarda...

 

Hemen süreci kabul et...

Depresyonuna gir...

Ağla , mızmızlan , dinlen , onarıl...

 

Ve hemen akabinde yeniden yola devam et...

 

Unutma !

 

Molalar durmak için değil...

Yola devam etmek içindir...

 

Depresyon bitti ise yola devam edelim mi ?

9
Share


 Zorlu koşulları olan coğrafyalarda traktör, vazgeçilmez araçlardan biridir...

Yüksek torku ile engellere karşı oluşturduğu, itme ve çekme gücü...

Geniş ve dişli lastik yapısı ile ıslak ve bataklık benzeri yüzeylerde yoluna devam edebilmesi...

Ağır yükleri, kolaylıkla taşıyabilmesi...

Ve benzeri faydaları sebebiyle, zorlu tarım bölgelerinin önemlilerindendir traktörler...

 

Ama bir şeyin her hangi bir sahnede çok ihtiyaç gideriyor olması, onun tüm dünya sahnelerinde etkili ve ihtiyaç giderici olacağı anlamına gelmez...

 

Şehirler hatta ülkeler arası yolculuklar mesela...

Yüksek tork fakat düşük beygir sebebiyle, traktör uzun yolculuklar için uygun bir araç değildir...

 

Bu gibi düz ve uzun yollarda daha hızlı , konforlu ve spor araçlar tercih edilir...

 

Yeni kasa bir Volvo mesela...

Beygir kapasitesi sebebiyle, yüksek hızlara çıkabiliyor olması...

İç dizaynındaki konfor ve estetik sebebiyle, uzun saatler kullanıcıya kendini rahat hissettirmesi...

Hız değişikliklerinde, küçük farklılıklar göstererek aerodinamik uyumlanma marifeti...

 

Ve benzeri özellikleri sebebiyle uzun yolculuklarda ihtiyaç gideren bir araçtır...

 

Ama tarlada çalışmada uygun değildir...

Ne araç yüksekliği ne lastik yapısı ne tork üretimi , bağ ve bahçelerde hareket etmeye olanak tanımaz...

 

Traktörün, uzun seyahatlerde performans yetersizliğinin onu alçaltmadığı gibi...

 

Uzun yol araçlarının, tarlalarda çalışamaması onları alçaltmaz...

 

Farklılıklar alçaltıcı değildir...

 

Var olan şeylerin, avantajları ve dezavantajları olur...

İhtiyaç giderdikleri ve zahmete sebep oldukları alanlar olur...

 

Tıpkı, traktör ve uzun yol araçlarında olduğu gibi...

 

Erkek ve kadında yaratılış itibariyle, birbirinden farklıdır...

 

Her birinin, avantajlı ve dezavantajlı olduğu sahalar vardır...

Üstünlük, cinsiyette değil...

Kötüden uzak durabilme potansiyelindedir...

 

Üstünlük, doğuştan gelen özelliklerde değil...

Kişilerin, iyilikteki çaba ve mücadelesinde gizlidir...

 

Farklar, üstünü yada altını belirlemek için değil...

Faydayı ve estetiği, çeşitlendirmek içindir...

 

Mesela erkekler...

Yaratılış itibariyle, soyut ve somut baskılara karşı dayanma kapasiteleri, kadınla kıyaslandığında bir tık daha fazladır...

 

Bu, kadınların güçsüz ve dayanıksız olduğu anlamına gelmez...

 

Birinin, diğerinden o konuda, bir tık daha fazla olduğu anlamına gelir...

 

Tıpkı, kadınların detayları algılama konusunda, erkeklerden bir tık daha iyi olması gibi...

 

Birinin, her hangi bir konuda avantajı, diğerini alçaltmadığı gibi...

Diğerinin, dezavantajı ötekisini yüceltmez...

 

Tıpkı, traktörün uzun yol aracını....

Uzun yol aracının, traktörü...

Farkları, avantajları ve dezavantajları sebebiyle alçaltmaması gibi...

 

Erkeklerin, kas fizyolojisi ağır işlere daha uygundur...

Kaldırmak, itmek, çekmek, taşımak ve benzeri işler...

 

Kadın kas fizyolojisi ise ince kaslar üzerinde gelişmişlik gösterdiği için hassasiyet gereken eylemlerde daha başarılıdır...

 

İnce işçilik gerektiren, bedensel işler gibi...

 

Erkekler, çevresine yeterli oldukça tatmin olurken...

Kadınlar, beğenilmekten tatmin olurlar...

 

Birini motive eden şey güç iken...

Diğerini motive eden güzelliktir...

 

Erkekler, mutluluk konusunda kadınlarla kıyaslandığında daha sınırlı imkana sahiptirler...

O sebeple, kadınlar bir araya geldiklerinde, çok çeşitli gündemler üzerine sohbet edip neşelenirken...

 

Erkekler, daha ziyade bir araya geldiklerinde, biraz futbol, biraz siyaset, akabinde kadınlar üzerine konuşmaya eğilim gösterirler...

 

Bu, erkeğin seratonin hormonu ve mutluluk duygusunun, kadınınkiler ile kıyaslandığında, daha sınırlı olmasından kaynaklanır...

 

Erkekler, savaş ve benzeri dış dünya baskısı ile ilgili süreçlerde, performans göstermeye uygun bir motivasyon türüne sahiptir...

 

Kendisini ve çevresini savunurken, kendini güçlü ve tatmin hisseder...

 

O sebeple, savaşma ve savunma benzeri süreçlerde, ön planda olması gerekir...

 

Kadın ise anatomik ve psikolojik narinliği sebebiyle, baskıda savunma hattının gerisinde gizlenmelidir...

 

Korkak olduğu için değil...

Yaratılışı, daha hassas ve kırılgan olduğu için...

 

Öğrenme stilleri de birbirlerinden farklıdır...

Erkekler, daha az detayla öğrenir fakat bilgiyi uygulamada, daha hızlıdırlar...

 

Kadına kıyasla, daha yüzeysel öğrenen fakat daha pratik, uygulayıcı olan...

 

Kadınlar ise çok daha derin ve detaylı öğrenir fakat erkeğe kıyasla, pratisyenlikte bir tık yavaştır...

 

Bu farklar, birin diğerine üstün kılmak için...

Aralarında, ahenkle ilişki kurmak ve o ilişkilerle sınanmak için yaratılmıştır...

 

Üstünlük, ne kadınlıkta, ne adamlıkta...

Ne ırkta, ne ülkede, ne maddiyattadır...

 

"Üstünlük, ancak Takvadadır..."

 

Takva...!

Yani, sakınabilme marifeti...

 

Siyahtan uzak durma, beyaza yakınlaşabilme potansiyeli...

 

Peki, Takva nasıl arttırılır...?

 

Takibe devam... : )

 

 

5
Share
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

Bu Blogda Ara

Popular Posts

  • HASET
    Güncel tıp ilimleri daha ziyade somut hastalıklar üzerine yoğunlaşmış durumdadır...   Elbette soyut hastalıklarda güncel tıp biliminin d...
  • İLGİNÇ
      Aslında insanın az bilmesinde eleştirilecek bir şey yoktur... Her az bilen öğrenmeye yönelik gayreti ile ilmini arttırabilir...   Ki...
  • DENGE TAŞI
      Herkes... Neredeyse istisnasız herkes... Sevilmek... Sayılmak... Önemsenmek... İlgilenilmek... Aranılan... Özlenilen... Va...

Blog Arşivi

  • Aralık 2025 (1)
  • Kasım 2025 (6)
  • Ekim 2025 (15)
  • Temmuz 2025 (5)
  • Haziran 2025 (4)
  • Mayıs 2025 (4)
  • Nisan 2025 (4)
  • Mart 2025 (4)
  • Şubat 2025 (4)
  • Ocak 2025 (5)
  • Aralık 2024 (4)
  • Kasım 2024 (4)
  • Ekim 2024 (5)
  • Eylül 2024 (4)
  • Ağustos 2024 (3)
  • Temmuz 2024 (4)
  • Haziran 2024 (9)
  • Mayıs 2024 (9)
  • Nisan 2024 (8)
  • Mart 2024 (9)
  • Şubat 2024 (6)
  • Eylül 2022 (1)

Categories

Adalet Ailede Huzur Başarı psikolojisi Deneyimsel Tasarım Öğretisi Dtö Kim Kimdir fayda huy İlişkilerde Ustalık

SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİMİZ

  • Üniversite Zirveleri

Popular Posts

  • HASET
    Güncel tıp ilimleri daha ziyade somut hastalıklar üzerine yoğunlaşmış durumdadır...   Elbette soyut hastalıklarda güncel tıp biliminin d...
  • İLGİNÇ
      Aslında insanın az bilmesinde eleştirilecek bir şey yoktur... Her az bilen öğrenmeye yönelik gayreti ile ilmini arttırabilir...   Ki...
  • DENGE TAŞI
      Herkes... Neredeyse istisnasız herkes... Sevilmek... Sayılmak... Önemsenmek... İlgilenilmek... Aranılan... Özlenilen... Va...
  • DAĞLAR GİBİ...
      Bazı sorular vardır hayatta... Herkesin cevap aradığı... Ama cevabı her merak edene verilmeyen...   Herkesin iştahını kabartan... ...
  • SANMA
      Her öveni dostun... Her had bildireni düşmanın... Her seveni aynı sanma...   Kimisi münafıklığından över... Kimisi dostluğundan terbiye ed...
  • FESAT
     Kendi yanlışları ve kendi çirkinlikleri sebebiyle... Köşeye sıkışmış kötülerin ana silahıdır fesat... Tıpkı bir akrebin kaçacak yeri ka...
  • AKORT
    Kim demiş ? Kim demiş eğlenmek veya dinlenmek haramdır diye...   Her üreten bunalır... Her bunalan eğlenmelidir...   Her hareket eden yorulu...
  • GİBİ
    Kül müsün ? Ay mı ? Yoksa güneş mi ? İnsanlar üçe ayrılır... Küller... Aylar... Güneşler...   Emici tüketiciler... Tıpkı...
  • NEDEN?
     İlginç bir yazı olacak bu... Vaktin varsa git bir çay koy kendine... Ya da belki bir kahve... Sen nasıl istersen... Hele birde deni...
  • ANATO-PSİKO RESET - IV
      Bölüm IV   Oooohhhhhhh... Sonunda ulaştın , zirveye vardın...   Elbisesinin uçlarından duvağına baktığın o heybetli gelinin... Ş...
Copyright © 2015 Deneyimsel Tasarım Öğretisi İLİM

Created By ThemeXpose