Pages

Home Features _POST FORMAT _Error Page Trending contact
Deneyimsel Tasarım Öğretisi İLİM

 Bölüm IV 

Oooohhhhhhh...

Sonunda ulaştın , zirveye vardın...

 


Elbisesinin uçlarından duvağına baktığın o heybetli gelinin...

Şimdi duvağına oturmuş eteklerini seyreyliyorsun...

Uzandın taptaze karların üstüne...

Göğe bakıyorsun...

Yıldızlar daha belirgin...

Karanlıkta göğün benzersiz süslerinin harmonisi...

Belki de şuan o coğrafyada göğe en yakın olansın...

 

Yorgun...

Üşümüş...

Aç ve susuzsun...

Ama hepsinin acısını hissizleştirecek dozda mutlusun...

 

Farkında değilsin ama karlı dağların bir diğer hizmetinden faydalandın...

Hemde bu hizmet biraz daha özel ve nadir...

 

Diğer hizmetleri gibi her misafirine sunduğu değil...

Ona yakınlaşmak için ekstra bedel ödeyenlere sunduğu premium bir hizmet bu...

 

Peki bu hizmet ne mi ?

Kişinin kendine bir çok önemli meseleyi...

Delillendirerek ispatlaması...

Ve ispatlarla birlikte sürecin aydınlanması...

Aydınlıkla birlikte motivasyonun ve bahtiyarlığın çoğalması...

 

Ne alaka mı ? Nasıl mı ?

Şimdiiiii...

İnsanların zihin sistemlerinin doğuştan gelen bazı alt programları...

Ve o programların içinde bazı alt kodlar yani gizli emirler vardır...

 

Mesela...

Zihnin her hangi bir konu ile ilgili ikna olabilmesi için...

Önce o konuyu ispat edecek bir sürü delil görmesi gerekir...

 

Elbette insanlar açık renk ve olgunluktan uzaklaştıkça nefislerine hoş gelenleri kabul etme eğilimine girerler...

 

Fakat her insanın içinde gerçeği ölçen ve delil görmediği müddetçe kabul onayı vermeyen bir iç program vardır...

 

Tıpkı kötü olduğunu bilmediğin ama yine de kötü olan şeyleri yaparken...

 

Yani cahilce siyahlık yaparken yaptığının yanlış olduğunu içten içe hissetmen...

Ama tam olarak adını koyamaman gibi...

 

Özetle zihin bir şeyi kabul etmeden önce o konu ile ilgili...

Çok yönlü ve aynı yönü gösteren...

İspatı besleyen deliller görmek ister...

 

Ve yeterli delil görmüş konularda meydana gelen ispat zihni rahatlattığı için artık o konuda seçim yapmak kolaylaşır...

 

Tıpkı insanlara yalan konuşmanın kötü olduğunu söylediğinizde sizi anlamalarına rağmen yalancılığa devam etmeleri...

 

Fakat yalanın somut ve soyut zararlarını ispat ettiğinizde...

 

Yani yalan söylendiğinde kişide hangi sistemlerin bozulduğunu...

Yalanın kader üzerindeki lanetleyici etkisini...

Yalanın kişiye yeni ilimler öğrenmeyi yasaklayışını...

Yalanın kişiyi yaratıcısından uzaklaştırdığını...

Yalancının ilişki kalitelerinin azaltıldığını...

Yalancının hep daha kötü ve kendine benzeyen insanlar ile bağ kurmaya zorlandığını...

Yalanın bereketi alıp götürdüğünü...

Yalanın zekayı yani problem çözme yetisini gerilettiğini..

 

Ve bunlar gibi daha nice zarar ve yan etkilerini delillendirerek ispat ettiğinde...

 

Dün yalansız duramayanın...

Bugün ölüm tehdidi altında bile olsa yalan söylememesi gibi...

 

Zihin bir konuda deliller ile ispata ulaştığına o konu özelinde seçim kalitesi çoğalır...

 

Pekiiii...

Bu yazılımsal alt kodun karlı dağların sunduğu hizmetler ile ilişkisi ne ?

 

Dünya kendi içinde çok fazla yaşam formuna ev sahipliği yapar...

 

Gök canlıları...

Yer yüzü canlıları...

Yer altı canlıları...

Mikro organizmalar...

 

Milyarları aşan sayılarda...

Belki de milyarları aşan çeşitlilikte...

 

Fakat ilginç bir şekilde hepsine üstün olan tek bir yaşam formu var...

İnsan...

Dünyanın yöneticisi...

Yani halifesi...

 

Dünya ve içindeki canlı cansız...

Her şeyin yöneticisi...

 

Kulağa garip geliyor değil mi ?

Büyük bir işletmede müdürlük gibi değil...

Küçük bir takıma kaptanlık gibi değil...

Aile yönetimi gibi değil...

 

Bunlarla benzerliği olan ama ölçülerde farklılığı olan bir süreç bu...

 

Bu dünyanın en büyük organizasyonunda yöneticilik...

Halifelik...

 

Çoğu insan yaratıcının verdiği bu sorumluluk ve yetkiden habersiz olarak ömrünü tamamlar...

 

Birçoğuda ismen bu sıfatı duymuş olsa da tam olarak ne anlam ifade ettiğini farkına varmadan yolun sonuna gelir...

 

İnsanların az bir kısmı halifeliğin sorumluluklarının ve yetkilerinin özelliklerini ilmi olarak farkına varır...

Ve işte karlı dağlarda zirve tırmanışının özel hizmetlerinden biri burada devreye girer...

 

Her halifenin...

Yaratıcının ona lütfettiği...

Donanımsal ve yazılımsal kapasitenin sınırlarının genişliğinin farkına varması gerekir...

 

Gerekir ki kapasite arttırımı için ömrü boyunca gayret etsin...

 

İnsanın kendi limitlerinin iyilikte...

Çabada...

Mücadelede...

Dirayette...

Ne seviyede olduğunu farkına varması gerekir...

 

Yine şükür...

Çok şükür ki...

Dünya bu farkındalığı yaşayabilecek farklı sahnelerde doludur...

 

İlla karlı dağların engebeli yüzlerinde yolculuğa çıkmak şart değildir...

 

İnsan gittiği her yerde üst düzey bedeller ödeyip kendi limitlerini zorlayabilir...

Kendini geliştirebilir...

 

Karlı dağlar ise bir sürü faydanın yanına eş zamanlı ve ek olarak bu hizmetide sunmaktadır...

 

Kişi kendi imkanları ve açlıklarına göre kendi kapasitesini nerde test edeceğini...

Nerde zorlayacağını...

Nerde gelişeceğini...

Seçmesi gerekir...

 

Karlı dağlar bu sahnelerden sadece biridir...

 

Tüm zorluklara rağmen ödenenin bedelin boşa gitmediğini...

Yorulmuş sistemlerin geliştiğini...

Hayatın aslında ilmin varsa yaşaması kolay olduğunu...

Her problemin çözülebilirliğini...

Ve halifenin yapabilirliğinin sınırlarının ne seviyede geniş olduğunu...

Farkına vardırır...

 

İşte sunduğu bir diğer premium hizmet budur...

Delillerle ispat...

İspatla gelen farkındalık...

Farkındalık ile gelen aydınlık...

Aydınlık ile gelen hareket şevki...

 

Kişiye süreç boyunca ödediği bedeller neticesinde zirveye vardığında...

 

Bir çok konuda eş zamanlı farkındalık yaşamak için çok yönlü delil dizilimi oluşturmuştur...

 

Peki sence karlı dağların misafirlerine sunduğu hizmet bunlarla sınırlı mıdır ?

 

Çok şükür...

Elbette hayır...

Ama...

Şimdi kısa bir süre dinlenmeli...

 

Sende o boşlukta mümkünse bir kar seyahati yap mesela...

Hatta ordan 1 – 2 selfie gönder...

 

Bizde bölüm 5 için sonrasına bakalım : )

 

Hatta konusu bile belli...

Dağların sunduğu bir diğer hizmet...

Zeka ve marifet gelişimi...

31
Share

 Bölüm III

Şimdi o dağın eteklerindesin...

İnsanların görmediği , şehre ters olan cephede...

Dağın arka ve yolları düzenlenmemiş engebeli yüzü...

Şiddetli bir rüzgar var...

Bir yandan da yoğun tipi...

Son hazırlıklarını yapıyorsun...

Tedbirler üzerine son kontrollerin...

Giyim, tırmanış ekipmanların, yol erzakı, defans araçları ve benzeri...

 


Artık karlı dağların bir diğer hizmeti ile nimetlenmek için hazırsın...

 

O hizmet ne mi ?

Dağların misafirlerine sunduğu kişisel gelişim hizmetleri...

Hem anatomik hem psikolojik...

 

Gelişim, dününe göre daha iyi olmak demektir...

Yani sendeki doğruluğun ve güzelliğin çoğalması...

 

Dününe göre daha güçlü ve daha mutlu olman...

 

Kazanabilme potansiyelinin...

Dayanıklılık kapasitenin...

Mücadele ve çaba gücünün...

Eş zamanlı olarak gelişiyor olması...

 

Peki karlı dağlara yapılan seyahatler insanı nasıl geliştirir?

 

Canlı sistemlerin bir diğer özelliği, onları iflas ettirmeyecek seviyede zorlayan baskılar ile gelişiyor olmalarıdır...

 

Neyi geliştirmek istiyorsanız o sistemi küçükten büyüğe doğru...

Yavaş yavaş ama her seferinde dozajı artırarak...

Her seferinde yeni ve farklı bir baskı ile...

Zorlamalısınız...

 

Zaten baskı, zorlaştıran engel demektir...

 

Yani dolaylı yoldan seni zorlayarak, zorlanan sistemleri çözüm ile ilgili bedel ödemeye sevk eden...

Ve bu vesile ile de gelişimi tetikleyen bir nimet...

 

Hayatın yapısal özelliklerinden birisi odur ki...

İnsan sürekli yeni engeller ile bir savaş halindedir...

Sürekli karşı koyması ve savaşması gereken şeyler olur...

 

Hayat düz ve pürüzsüz bir zeminde hareket etmekten ziyade...

Tam aksine engebeli, tehlikelerin, tuzakların , sınavların olduğu off road türevi bir yapıdadır...

 

Bu yapı tarzına sahip bir hayatın içinde ise insanda güçlü olması gereken üç ana sistem vardır...

 

Çaba sistemi...

Yani iç dünyaya karşı savaş...

 

Mücadele sistemi...

Yani dış dünyaya karşı savaş...

 

Dirayet sistemi...

Yani baskılara karşı dayanıklılık...

 

İşte bu üç sistem kişiyi dünya hayatında tüm engellere ve zorluklara rağmen...

Başarılı ve mutlu yaşamasına...

Her ne olursa olsun mızmızlanmadan yola devam etmesine...

Engellere rağmen bedelde istikrarlı olmasına destek olur...

 

Peki bunun karlı dağların sunduğu hizmet ile ilişkisi nedir?

 

Şimdi bir daha bak etrafına...

Dağın şehre uzak ters yönünde...

Dahaca eteklerindesin...

Zirveye en az 9 saat var...

Eteklerden başlamış şiddetli bir rüzgar...

Ve ona yarenlik eden sıkı bir tipi...

Yolun azı düzlük çoğu yokuş...

Yolda seni bekleyen olası tehlikeler var...

Yaban havanları...

Kurtlar ve ayılar...

Karın biriktiği yerlerde olası çığ riskleri...

Ve bak etrafına sen daha yolun başında dağın etek uçlarındasın...

 

Karlı dağların önemli hizmeti olan kişisel gelişimin arifesindesin...

 

Nasıl mı?

 

Şimdiden ayakların üşümeye ve içindeki ses mızmızlanmaya başladı...

“Acaba vaz mı geçsek? Hiç çıkmasak mı...”

 

Ve bu iç sese rağmen gözlüklerini taktın, sırt çantanı yüklendin ve zirveye doğru yola koyuldun...

 

Farkında değilsin belki ama çaba sistemin çoktan zorlanmaya başladı bile... İç dünyaya karşı savaş başladı...

 

Yol aldıkça yorulacaksın...

Yoruldukça iç sesin sesini yükseltecek...

Ve sen buna rağmen çabalayacaksın...

 

Yükseldikçe ısı düşecek...

Isı düştükçe üşüyeceksin...

Üşüdükçe iç sesinin konuşma sıklığı artacak...

Ve sen buna rağmen çabalayacaksın...

 

Yorgunluk üşüme ile birleşmişken...

Birde fırtına şiddetini arttıracak...

Eteklerinde tipi olan dağın ortalarında başka ne olabilirdi ki?

 

Rüzgarın şiddeti adım atmayı hatta sabit durmayı zorlaştıracak...

İç sesin haykıracak...

“SANA SÖYLEMİŞTİM NE İŞİMİZ VAR BURDA”  diyecek...

Ve sen buna rağmen iç sesine “kapa o çeneni” dercesine...

Titreyen dizlerine rağmen zirveye yol tutacaksın...

 

Farkında değilsin belki ama...

İç dünyaya karşı savaş makinesine dönüşüyorsun...

Seni başarıdan alı koyacak fısıltılara karşı,  savaş becerini geliştiriyorsun...

 

Dışardan bakanlar sadece zirveye varan bir insan görecekler...

Oysa farkında değiller...

Zirveye varan tek şey sen değil...

Aynı zamanda senin psikolojik ve anatomik iç sistemlerin...

 

Karlı dağ tırmanışı seni zorladı...

Hem de çok yönlü...

Zorladı...

Zorladı ve...

Zorlandıkça geliştirdi...

Geliştikçe yüceltti...

 

İşte bu karlı dağların misafirlerine sunduğu bir diğer hizmetti...

 

Çaba, mücadele ve dirayet sisteminde kişisel gelişim...

 

Dış koşullar zorlaştıkça mücadele ettin...

Gelen problemlere çözümler ürettin...

 

Yokuş dikleştikçe tırmanış tarzını...

Hava soğudukça hareket hızını...

Engeller çıktıkça gidiş yollarını...

Ve bunlar gibi daha çoklarını karşına çıktıkça çözdün...

Çözerken mücadele ettin...

Ettikçe güçlendin...

 

Hava soğudukça anatomin dayanmak zorunda...

Yol dikleştikçe kasların dayanmak zorunda...

Yoruldukça azmin dayanmak zorunda kaldı...

Dayanmak zorunda kaldıkça dayanıklılığın arttı...

Dirayet sistemlerin gelişti...

 

Bu tırmanışlarda verdiğin savaşlar seni dağ koşullarına uyumlandırdı fakat...

Sen yine şehre döneceksin...

 

Şimdi şehrin baskıları senin için çocuk oyuncağı...

Çünkü şehir baskıları aynı ama sendeki savaş mekanizmaları farklı...

 

Toplu taşıtlarda ki merdivenlerde mızmızlanmaya başlayıp moralinin bozulması yerine...

O bedeller sana çerez oldu...

Sen idmanını dağ yamaçlarında yaptın...

 

İş yerinde, arkadaş ortamında kötü niyetliler tuzak kurduğunda insanlar genelde hemen panikler...

 Fakat sen başkasın...

Sen fitne ve tuzaklara karşı tedbir idmanlarını ormanda yaban hayvanlarıyla yaptın...

 

İnsanlar genelde yorulduğunda işlerini yarıda bırakıp sürece ihanet etme eğiliminde olurlar fakat...

Sen başkasın...

Sen yorgunluğa rağmen pes etmeme idmanını şiddetli rüzgarda ayakların titrerken soğuk havada dikey tırmanışta yaptın...

 

İç sesin fitnelerini işitenler genelde o baskıda umutsuzluğa kapılırlar fakat...

Sen başkasın...

Sen çaba idmanını birbirine yapışık baskıların üst üste geldiği anlarda , şiddeti tipi altında yola devam ederek yaptın...

 

Yani demem o ki...

Sanki sadece karlı dağlara tırmandın ve zirveye vardın...

 

Oysa çok önemli konularda...

Sistemsel gelişim atağına kalktın...

 

Çok yönlü gelişim bedeli ödeyebileceğin bir sahnede zorlu fakat geliştirici...

Anda acılı fakat toplamda mutluluk verici...

Ve en önemlisi...

Ana savaş sistemlerini geliştirici...

Bir seyahat yaptın...

 

İşte bu karlı dağların bir diğer hizmeti...

Anatomik ve psikolojik kişisel gelişim...

 

Bitti mi ?

Çok şükür ki...

Elbette hayır...

 

Karlı dağların misafirlerine sunduğu bir diğer hizmet anatomik ve psikolojik dengeleme , bakım ve onarımdır...

 

Nasıl mı ?

 

Belki...

Bölüm...

4 te...

 

: )

11
Share

 Bölüm II 

Karlı dağlar besin zengini olduğu kadar arındırıcıdır da... 

Yani misafirlerine anatomik temizlik ve psikolojik bakım hizmetleri sunar...

 

Tıpkı diğer canlılarda olduğu gibi insanlarda beslenme safhasında dışardan gelen besinler tarafından kirlenir...

 

Bu kirlenme yaratılan hiçbir şeyin kusursuz seviyesinde saf olamamasından kaynaklanır...

 

Tüm faydalı besinlerin içinde azıcık bile olsa atılması gereken atıkları ve posaları olur...

 

Hemde istisnasız tüm yaratılanlarda...

Katı , sıvı , gaz...

 

Mesela hava...

Havanın ortalama10da 7'si azot...

10'da 2.9'u oksijen...

Kalan10'da 0.1'lik kısmı ise değişik gaz ve partiküllerden oluşur...

 

Yani yaşamımız için gereken ana besin olan oksijeni vücuda alırken...

Beraberinde bize zararlı olan şeylerde solunum yolları ile vücudumuza girer...

 

Yada sıvı ve katı besinler...

 

Et ve süt ürünlerinden tut...

Meyve ve sebzelere kadar...

Hatta arıların akıl almaz bir işçilik ile yaptığı 1000 i aşkın bireysel faydası olan ballar bile...

Yaratılmış her varlığın mutlaka zararlı olan , atık olan , posa olan bir kısmı olur...

 

Bu da tüm beslenme süreçlerinin paralelinde kaçınılmaz bir kirlenme meydana getirir...

 

Bir yandan beslenme bir yanda kirlenme...

Meydana gelen bu kirlenme sebebiyle de kaçınılmaz bir arınma gereksinimi oluşur...

 

Tıpkı dünyanın geriye kalanında olduğu gibi...

İnsan bedeninde de kirlileri ayrıştırıcı ve dışarı atıcı atık işleme tesisleri bulunur...

 

Ayrıştıran , biriktiren ve dışarı atan temizlik sistemleri...

 

Ve bu sistemler farklı kanallar kullanarak işlenmiş çöpü vücudun dışına taşır...

 

Kıllar...

Tırnaklar...

Sümük...

Kulak kiri...

Ter...

Dışkı...

İdrar...

Ve solunumda nefes verme kısmı...

 

Her biri farklı tür atıkların dışarı atılması için kullanılır...

 

Bu kanallarda yapılan atık atım işlemlerinin veriminin artması içinse bazı yöntemler vardır...

 

Yani temizlik sürecinin desteklenmesi ve hızlandırılması için stratejiler...

 

Vücudumuzun iç ısısı yükseldikçe içerden dışarı doğru bir hareket başlar...

 

Tüm kanallardan dışa doğru bir itiş meydana gelir...

Tıpkı grip olunan dönemlerde ateşlenme yolu ile vücudun tüm atık kanallarında çalışma tazyikini arttırıp pislikleri dışarı atmasında olduğu gibi...

 

Yani vücutta içerden dışarıya doğru ısınma var ise aynı zamanda çöp ayrıştırma , işleme ve dışarı atma süreçleride aktif şekilde çalışmak zorunda demektir...

 

İşte karlı dağların misafirlerine sunduğu bir diğer hizmet bundan kaynaklanır...

 

Vücudumuz dışardan gelen şiddetli soğuk ile mücadele etmek için iç ısıyı yükseltir...

 

İç sının yükselmesi ile birlikte atım kanalları devreye girer...

 

Vücut terlemeye...

İdrar üretmeye...

Solunum yolu ile kan dolaşımındaki birçok atığı dışarı atmaya başlar...

 

Yani grip olup ateşlenilmemesine rağmen...

Kişi sanki ateşlenmişçesine atıklarından arınır...

 

Paralelde vücut ter , idrar ve solunum yolu ile kaybettiği su stoğunu havadaki kar suyunun bağıl neminden geri kazandığı için...

Aslında çift yönlü bir kazanç meydana gelir...

 

Vücuttaki pisliklerden ayrışma...

Buna paralel olarak vücut stoklarını daha kaliteli bileşenler ile revize etme...

 

Yani kötüden ayrışıp iyisi ile birleşme...

 

Hele ki dağlarda yürüyüş yapılırsa...

Bir miktarda yamaçlı ve vücudu zorlayıcı yollar tercih edilirse...

 

Bu kaslarında çalışmaya başlaması ile iç ısınmayı maksimuma çıkaracağı için...

 

Hem dışardan gelen şiddetli soğuğu dengelemek için hemde hareketle birlikte ısı meydana geldiği için vücuttaki temizlik verimliliği maksimum seviyelerde yüksek beygir ve torka çıkar...

 

Hele birde vakti geldiğinde temiz yağmış karlar ile alınan bir abdestle atık yapılan ana uzuvların dış yüzeyindeki pislikte temizlendiği için...

Artık soğuma sonrasında aynı kirin yeniden deri altına emilmesi de engellenmiş olur...

 

İç temizlik akabinde alınan abdest ile dış yüzey temizliği...

Bir yandan da vücudun özellikle öz su stoklarının suların âlâ formu olan kar ile yenileniyor olması...

 

Kişinin tam manasıyla anatomik temizlenme ve bakım sürecinden geçmesine sebebiyet verir...

 

Peki karlı dağların faydaları kaliteli çok yönlü beslenme ve üst düzey anatomik arınmadan ibaret midir ?

 

Çok şükür ki...

Elbette hayır : )

 

Karlı dağların misafirlerine sunduğu bir diğer hizmet psikolojik bakım ve onarımdır...

 

Nasıl mı ?

 

Belki bölüm 3 te...

 

14
Share

 Bölüm I 

 Hareket eden sistemlerin ortak özellikleri vardır...

 

Her hareket için bir enerji...

Her enerji için bir yakıt gerekir...

 

Her hareket eden yıpranır...

Her yıpranan bakıma ihtiyaç duyar...

 

Her harekette bir kıvam...

Her kıvam için ölçülü bir denge...

Her ölçülü denge içinse hassas bir ayar gerekir...

 

Her hareket edenin performans kalitesi aynı değildir...

Kimisi çok kötü...

Kimisi az kötü...

Kimisi ise kötü...

 

Kimisi az iyi...

Kimisi iyi...

Kimisi çok iyi...

 

Ama hareket performans kaliteleri de ayarlanabilirdir...

 

Hareketlilerin hareket kalitesini yükseltmek için...

Hem kaliteli yakıta...

Hem kaliteli enerjiye...

Hem kaliteli bakıma...

Hemde ölçülü bir iç denge gerekir...

 

İnsanlarda hareket eden sistemlerden oluşur...

 

Tıpkı bir devlet gibi...

Farklı görevlerle yetkilendirilmiş bir sürü farklı alt kuruluşun ortak bir uyum ile yürüttüğü dev bir organizasyon...

 

Hem somut hem soyut...

Her sistem bir kuruluş...

Her kuruluş ayrı bir performans kulvarı...

 

Mesela...

Algı ve aktarım sistemleri...

Filtreleme sistemleri...

Somut temizlik sistemleri...

Dirayet sistemleri...

Düşünce ve idrak gibi veri arama ve işleme sistemleri...

Vicdan gibi yazılımsal farkındalık ve arınma sistemleri...

Ve bunlar gibi daha niceleri...

 

Bu denli büyük bir organizasyonun hareket kalitesinin yüksekliği içinse beslenme , arınma , bakım...

Ve bunlarda yüksek içeriksel kalite gereksinimi kaçınılmazdır...

 

Ortaya konulanın...

Yani performansın kalitesinin yükseliği için...

İçeriye girenin yüksek kalitede olması gerekir...

 

Peki nedir insana iyi gelen besinler ?

 

Nedir insanın arınmasına destek olanlar ?

 

Nedir somut ve soyut iç dengeleri ölçülü bir kıvamla örgütleyenler ?

 

Çok şükür...

Çok şükür ki...

Bu soruların çok çeşitli cevapları var...

Yer yüzünün genişliği ve yaratılışın çeşitliliği insana bu imkânlara erişmekte çok seçenek sunuyor...

 

Ama bazı sahneler var ki bunların hepsine eş zamanlı erişilebiliyor...

 

Yani kaliteli yakıt almaya...

Hemde her türlüsünü...

Katı , sıvı ve gaz...

 

İç dengeleri doğru kıvamda organize etmeye...

Hemde anatomik ve psikolojik...

 

Güçlenmeye ve gelişmeye...

Hemde somut ve soyut...

 

Mesele

Mesela şehirlerden uzak kalmış...

Bu sebeple de korunmuş...

Ana ayarları minimum ölçekte zarar görmüş yani özünü kaybetmemiş...

Yaratıldığı halini muhafaze edebilmiş...

Yüksek irtifalı dağlar gibi...

 

Bu gibi sahnelerin ortak özelliği misafirlerine çok yönlü hizmet etmesidir...

 

Mesela besin...

Yani yakıt hizmetleri...

 

Dağların yüksek irtifalarda olması sebebiyle o bölgelerde oksijen daha seyrek yani havada cm3 başına düşen molekül miktarları daha azdır...

 

Miktarın azalması oksijendeki moleküler etki ve kaliteyi artırır...

Ayrıca vücut alçak basınç bölgelerindeki yoğun oksijen atmosferine uygun solunum ve harekete alışık olduğu için...

Dağlara ilk çıkıldığında vücut daha az rızıkla daha çok iş yapmak zorunda kalınca...

Kısa bir adaptasyon krizinden hemen sonra imkanlarını daha ekonomik kullanmak üzere gelişir...

 

Yani gaz türevi besinlerin azlığı ve kalite yüksekliği eş zamanlı 2 önemli kazanca sebep olur...

Kaliteli beslenme ve vücutta anatomik tasarruf becerisi gelişimi...

 

Bu gibi imkanların az ama kaliteli olduğu sahnelerde ödemek zorunda kalınan bedeller kişinin performans limitlerini arttırır...

 

İmkanların bol olduğu sahnelerine geri döndüğünde orda sıçrayıcı ivmeler yaşamasını sağlar...

 

Yani dağların besin anlamındaki ilk faydası oksijen kalitesi ve azlığından gelir...

 

Gaz besinlerde faydası yüksek ve çok yönlü olduğu gibi sıvı besinlerde de durum benzerdir...

 

Yer yüzünden buharlaşan sular çeşitli filtre katmanlarından geçerek göğe doğru yükselir...

Gökte de şimşek ve yıldırım benzeri arınma süreçlerinden geçen su iyice saflaşır...

 

Bu filtre ve arınma süreçlerinden sonra dağların üstündeki soğuk hava blokları sebebiyle yağmur ve kar yağışı olarak dağlara serpilen sular...

Dağın yüzeyindeki bitki ve maden örtüleri ile temasa geçtiğinde...

Sürtünme ve erime yolları ile bitki ve madenlerin özlerini kendi bünyesine emer...

 

Ve zaten saflaşmış su birde mineral ve besin zinciri yönünden donatılmış olur...

 

Dağlara yapılan bir seyahatte sürekli oradaki havayı solumak , bu saf minaral ve besin zengini su moleküllerinin bağıl nem halinde vücuda girmesine...

Bu sebeple de vücuttaki su stoklarının revize edilmesine neden olur...

 

Tabi ki ek olarak dağların yüzeyine yağmış temiz karlardan demlenen bir çay...

Kar suyundan yapılan , dağ otları ile pişirilmiş bir çorbada bu beslenme sürecine eşlik ettiğinde...

Vücut sıvı ve katı yönden de maksimum kalitede beslenmiş olur...

 

Ki dağ hayvanlarının etlerinden hiç bahsetmiyorum bile...

O başlı başına 7 bölümlük bir makale konusu olur : )

 

Görüldüğü üzere dağlar...

Katı sıvı ve gaz besinler yönünden çok besleyici ve yüksek içeriksel kaliteye sahiptir...

 

Peki ya dağların anatomi ve psikoloji üzerindeki arındırıcı ve dengeleyici özellikleri ?

 

Takibe devam ;)

 

 

 

 

15
Share
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

Bu Blogda Ara

Popular Posts

  • HASET
    Güncel tıp ilimleri daha ziyade somut hastalıklar üzerine yoğunlaşmış durumdadır...   Elbette soyut hastalıklarda güncel tıp biliminin d...
  • İLGİNÇ
      Aslında insanın az bilmesinde eleştirilecek bir şey yoktur... Her az bilen öğrenmeye yönelik gayreti ile ilmini arttırabilir...   Ki...
  • DENGE TAŞI
      Herkes... Neredeyse istisnasız herkes... Sevilmek... Sayılmak... Önemsenmek... İlgilenilmek... Aranılan... Özlenilen... Va...

Blog Arşivi

  • Aralık 2025 (1)
  • Kasım 2025 (6)
  • Ekim 2025 (15)
  • Temmuz 2025 (5)
  • Haziran 2025 (4)
  • Mayıs 2025 (4)
  • Nisan 2025 (4)
  • Mart 2025 (4)
  • Şubat 2025 (4)
  • Ocak 2025 (5)
  • Aralık 2024 (4)
  • Kasım 2024 (4)
  • Ekim 2024 (5)
  • Eylül 2024 (4)
  • Ağustos 2024 (3)
  • Temmuz 2024 (4)
  • Haziran 2024 (9)
  • Mayıs 2024 (9)
  • Nisan 2024 (8)
  • Mart 2024 (9)
  • Şubat 2024 (6)
  • Eylül 2022 (1)

Categories

Adalet Ailede Huzur Başarı psikolojisi Deneyimsel Tasarım Öğretisi Dtö Kim Kimdir fayda huy İlişkilerde Ustalık

SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİMİZ

  • Üniversite Zirveleri

Popular Posts

  • HASET
    Güncel tıp ilimleri daha ziyade somut hastalıklar üzerine yoğunlaşmış durumdadır...   Elbette soyut hastalıklarda güncel tıp biliminin d...
  • İLGİNÇ
      Aslında insanın az bilmesinde eleştirilecek bir şey yoktur... Her az bilen öğrenmeye yönelik gayreti ile ilmini arttırabilir...   Ki...
  • DENGE TAŞI
      Herkes... Neredeyse istisnasız herkes... Sevilmek... Sayılmak... Önemsenmek... İlgilenilmek... Aranılan... Özlenilen... Va...
  • DAĞLAR GİBİ...
      Bazı sorular vardır hayatta... Herkesin cevap aradığı... Ama cevabı her merak edene verilmeyen...   Herkesin iştahını kabartan... ...
  • SANMA
      Her öveni dostun... Her had bildireni düşmanın... Her seveni aynı sanma...   Kimisi münafıklığından över... Kimisi dostluğundan terbiye ed...
  • FESAT
     Kendi yanlışları ve kendi çirkinlikleri sebebiyle... Köşeye sıkışmış kötülerin ana silahıdır fesat... Tıpkı bir akrebin kaçacak yeri ka...
  • AKORT
    Kim demiş ? Kim demiş eğlenmek veya dinlenmek haramdır diye...   Her üreten bunalır... Her bunalan eğlenmelidir...   Her hareket eden yorulu...
  • GİBİ
    Kül müsün ? Ay mı ? Yoksa güneş mi ? İnsanlar üçe ayrılır... Küller... Aylar... Güneşler...   Emici tüketiciler... Tıpkı...
  • NEDEN?
     İlginç bir yazı olacak bu... Vaktin varsa git bir çay koy kendine... Ya da belki bir kahve... Sen nasıl istersen... Hele birde deni...
  • ANATO-PSİKO RESET - IV
      Bölüm IV   Oooohhhhhhh... Sonunda ulaştın , zirveye vardın...   Elbisesinin uçlarından duvağına baktığın o heybetli gelinin... Ş...
Copyright © 2015 Deneyimsel Tasarım Öğretisi İLİM

Created By ThemeXpose