Kim demiş ?
Kim demiş eğlenmek veya dinlenmek haramdır diye...
Her üreten bunalır...
Her bunalan eğlenmelidir...
Her hareket eden yorulur...
Her yorulan dinlenmelidir...
Her faydalı sistem çalıştıkça arızalanır...
Her arızalanan faydalı sistem fabrika ayarlarına döndürülmelidir...
İnsanlar bazı açılardan müzik aletlerine benzerler...
Piyanolara mesela...
Aktarma marifeti olan...
Hoş ses çıkaran...
Doğru notalara basılır ise aktarımsal güzellikte harmoni yakalayan...
Ve elbette...
Kullandıkça yıpranan...
Telleri gevşeyen...
Akort ayarları bozulan...
Bu sebeple tamir edilmez ise...
Sesinde ki yani aktarımındaki hoşluğunu yitiren...
Doğru notalara bassa bile işlevselliğini yitiren...
Aklı , zekası , sabrı olsa bile...
Ayar gevşekliği sebebiyle tam performans çalışamayan...
Bu sebeptendir ki...
Nasıl piyanolar dönemsel olarak akort ayarı istiyor ise...
İnsanlarında dönem dönem akort ayarlarının yapılması gerekir...
Peki nedir Adem neslinin fabrika ayarlarına dönmesine sebebiyet veren şeyler ?
İnsanın akort ayarları nasıl yapılır ?
Kişiyi akort ediciler daha ziyade algılama üzerine dizayn edilmiştir...
İnsanın akort ayarları , içeriye aldığı mesajlara paraleldir...
Görüntüler...
Renkler...
Desenler...
Şekiller...
Ebatlar...
Sesler...
Tatlar...
Kokular...
Dokular...
Elektriksel akımlar...
Manyetik alanlar...
Bazı mesajlar vardır ki...
Kişi onları algılamaya başladığı andan itibaren vücutta bazı hormonlara salınım emirleri verilir...
Bazen bir hormon...
Bazen birden çok hormon ile oluşturulan biyokimyasal bir sentez...
Vücutta gerçekleşen hareketlerin temelinde hormonlar vardır...
Yani anatomik ve psikolojik emir komuta sisteminin temel yapı taşı olan bileşenler...
Bazı mesajlar vardır ki...
Algılandığı andan itibaren kişideki aşırılaşmış negatif uçları törpüler...
Aşırı kaygı...
Aşırı korku...
Aşırı hırs...
Aşırı öfke gibi...
Mesela göğün ve denizin mavisi...
Kişi o mavi tonlarını algıladıkça , tüm duygusal negatif aşırılıklarını törpüleyecek hormonal bir salınım protokolü devreye girer...
Bu sebeple de negatif aşırılıklarından arınır...
Duyguları ve işletim sistemi daha dengeli bir hale gelir...
Yada...
Bulutların ovalliği ve beyazlığı...
Algılandığı andan itibaren kişiyi geleceğe karşı cesaretlendiren ve bahtiyarlaştıran...
Yani pasif kalmış pozitifleri aktifleştiren...
Şevk gibi...
Cesaret gibi...
Umut gibi...
Gayret gücü gibi şeyleri kamçılayan...
Ve bu şekilde kişiyi hayırdaki yetersizlikten arındıran...
Yada...
Ormanların yeşili ve yaprakların rüzgar eşliğindeki danslarında çaldıkları ıslıkları...
Algılandığı andan itibaren zihnindeki kaosu durduran...
Karmaşıklığı berraklığa döndüren...
Çözümsüzlükle sıkışmış ve ısınmış zihni , sakinlikle serinleterek...
Sekinenin açığa çıkmasını destekleyen ve kolaylaştıran...
O ALLAH ki...
Yaratırken hikmetlerle yaratır...
1-Her tasarladığı doğrudan veya dolaylı yoldan insana faydalı...
2-Her yarattığı Onun varlığını ispatlayıcı birer delil...
3-Her tasarımı , üzerine düşünüldüğünde şaşırtıcı şekilde anlamlı ve seçimleri haklı gerekçelidir...
Tıpkı insanın algıladığı şeylerin bazıları ile...
Fabrika ayarlarına yani en temiz olduğu haline dönmesi gibi...
Özetle...
İnsanın akort ayarları...
Doğru mesajlar algılayarak yapılır...
O sebeple insan...
Neyi ?
Ne sebeple ?
Ne zamanlarda ?
Ne kadar süreyle ?
Algıladığını iyi seçmeli...
Sahi...
Nedir lehte algı yönetimi ?
: )