YERYÜZÜNÜN RENKLERİ


Can çıkar huy çıkmaz… 

Ben neden değişeyim ki, onlar değişsin… 

Huylu huyundan vazgeçmez… 

Böyleleri de hep beni bulur… 

  İnsanoğlu hayatında hep kendi gibilerle birlikte olmak ister. Kendisi gibi düşünenKendi sevdiklerini seven ya da sevmediklerini sevmeyen…. Kendisi gibi konuşmayı seven ya da kendisi gibi konuşmayı pek sevmeyen, az konuşan… 


Bir gökkuşağının renkleri gibidir insanoğlu. Renk renk, çeşit çeşit… 


Kimi insanları dinler, söylediklerinden etkilenir. Kimi ise kendi bildiğini okur. 

Kimisi hemen uyum sağlar yeni bir ortama. Kimisi kolay kolay hiçbir ortama alışamaz. 

Kimi daha rahat bakar hayata. Kiminin her zaman kuralları vardır. 

Kimi sıcakkanlıdır, kimi daha soğuk. 

Kimi aynı hataları tekrar tekrar yapar, kimi de ders çıkarır hatalarından. 

Kimi eğlenmeyi sever ‘’hadi yapalım’’ der. Kimi ise üşengeçtir ‘’oturuyoruz işte ne güzel ‘’ der. 

Peki neden farklılıklarla yaratılmıştır insan? Neden farklı farklı huylarımız var? Bu farklı huyların bize ne faydası var? Huy, bir insana doğuştan verilen özellikleridir. İnsandan insana da farklılık gösterir. Her fark ise bir zenginliktir. Bizim gibi düşünen, bizim gibi gören, bizim gibi algılayan insanlarla rahat ediyor olabiliriz. Ancak başarı, mutluluk, sevinç bazen bizim gibi olmayan insanlardan gelir. Mesele, bizim gibi olmayanların bize ne kattığı, hangi eksik yanımızı tamamladığıdır aslında. Sürekli aynı şeyleri yaptığımızda bir süre sonra gelişimimizdeki çeşitliliğimiz, hızımız azalır. Belirli bir kalıba hapsoluruz. Farklı düşünce ve fikirlere kapalı oldukça veya farklı tarzları kabullenemedikçe de olduğumuz yerde saymaya başlarız. Dolayısıyla her isteğimiz bize her zaman fayda ya da haz vermez.  

Az konuşmayı seven bir insanın bazen bir şeyleri doğru aktarabilmek için daha fazla konuşması gerekmez mi? Ya da gezmeyi sevmeyen bir insanın bazen de gezip eğlenmesi? Kuralcı ve disiplinli olan bir insanın bazen de esnek olabilmesi? Trafikte her kırmızı ışık sizi durdurmayı hak eder mi mesela? Bir hastanız olsa ve onu hastaneye yetiştirmek zorunda olsanız da mı? İnsanın neye ihtiyacı varsa onu vermektir doğru olan. İhtiyacımız daha planlı, daha disiplinli olmak ise o zaman disiplinli olmayı öğreneceğimiz biri bize fayda verir. İhtiyacımız biraz ortamı yumuşatmaksa veya karşımızdaki doğruyu söylüyorsa ‘’ Evet ‘’ deyip ‘’ Hayır ‘’larımızı azaltmamız gerekir.  

Her olumlu farklılık bir zenginliktir… İstemesek de sevmesek de… 


Nohut yemeyi seven bir insanın sofrasında sadece nohut yemekleri olduğunu düşünün. Peynir seven bir insanın kahvaltı sofrasında sadece peynir çeşitleri olduğunu. Ne kadar seversek sevelim sofrada farklı lezzetlerin olmasını isteyeceğiz. Zenginlik, o sofranın çeşitlerinden, renklerinden oluşur. Bir insan küçüğüyle küçük, yaşıtıyla yaşıt, büyüğüyle büyük olduğunda iletişiminde zenginleşmeye başlıyor. Bu sebeple çok konuşan kişilerden hoşlanmasak da, o çok konuşan kişiye de tahammül ettiğimizde gelişmeye başlıyoruz. Hayal kurmayı sevsek de geçmişimize bakabilip ders çıkarabilmek bizi geliştiriyor. 


Birlikte çalıştığımız iki farklı tip insan düşünün. Biri rahat davranan, esnek, bir iş olduğunda, "Hallederiz merak etme." diyenlerden. Diğeri planlı programlı, her işi belli kurallara göre yapan, "Bu iş böyle yapılır, öyle olmaz." diyenlerden. İkisi de iyi, ikisi de kötü olabilir. Neye göre peki? Mevcut durumun gerektirdiklerine göre. Acil yetişmesi gereken bir işte kurallar bizi yavaşlatabilirken, acil olmayan ama detaylı bir işteki rahatlığımız hata yapmamıza, ertelememiz, sona bırakmamız ise işi yetiştiremememize sebep olabiliyor. Bu sebeple her zaman bildiğimizi okumak, "Ben böyleyim." demek bize zarar verebilir. Çevremizdeki her insanın bizim yakınımızda oluşunun bir anlamı vardır. Karşımızdaki insanlardan öğrenebileceğimiz, bizi toparlayabilecek ve geliştirebilecek şeyleri görmek varken, "Böylesi de hep beni bulur" diyerek onlara gıcık olup onlardan uzaklaşmak ne kadar doğru sizce? Üstelik bu kişi bizim çok yakınımızdan bir insan da olabilir.  Bazen eşimiz, bazen çocuğumuz bazen de bir arkadaşımız…  


Her insan bizi zenginleştiren bir renktir. Mesele hangi davranışın bize ne kattığı ya da bizden ne aldığıdır. Bir kere geldiğimiz, tekrarı olmayan bu hikayede; eşimizi, çocuğumuzu, arkadaşımızı ve en önemlisi kendimizi gerçekten tanıyıp, hayata doğru tepkiler vermeye ne dersiniz?  




Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

Kim Kimdirİlişkide UstalıkBaşarı Psikolojisi programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.

 ===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 

Yahya Hamurcu


Deneyimsel Tasarım Öğretisi

18 yorum:

  1. Kim kimdirle İnsanları tanımak önyargılı olmaktan öngörülü olma kalitesine taşıyor bizleri, kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Renkler... Hayata anlam Katar. Oysa insan kendine benzeyeni hep arar. Oysaki farklılıklar insana değer Katar.

      Sil
  2. Elinize sağlık, gerçekten hem kendimizi hem de ilişkide olduklarımızı tanımanın konforu başkaymış, insanın öğrenmesi sabretmesi sevmesi değişiyormuş… Kimin kim olduğunu bilmek ne kadar kıymetliymiş meğer…

    YanıtlaSil
  3. Elinize sağlık ne 🌸

    YanıtlaSil
  4. Ellerinize sağlık çok güzel

    YanıtlaSil
  5. Günlük hayatta yaptıklarımızı, gün içerisinde yaşadıklarımızın aslında bizlerin gelişimine bilgi birikimine katkı sunduğu ve bunun bir zenginlik olduğunu anlamamıza dair güzel bir yazı. Teşekkürler

    YanıtlaSil
  6. İnsanları değiştirmeye çalışmak yerine bizden neden farklı olduklarını anlamak... Belki o farklılığın bizi dengeli bir yaşama götüreceğini görmek çok kıymetli... Ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  7. Ön yargılı olmaktan kurtuldum kim kimdirle

    YanıtlaSil
  8. Tanıyabilmek, insan genelde karşısındakine odaklanır, hele de kendine yönelik duygu yoğunluğu içerisindeyse, kendini haklı görme eğiliminde duruş sergileyebilir. Kendisi gibi olmayanları veya düşünmeyenleri yanlış olarak nitelendirebilir...
    Oysa hayatın içerisinde renkler ve tatlar kişinin kendisi gibi olanların haricinde kendisinden olmayanlardan daha fazla geldiğini görebilmesi biraz zaman alabilir efor gerektirebilir... Lezzetleri kaçırmamanın yolu ise farklılıkların kabulü...

    YanıtlaSil
  9. Elinize emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  10. "Her olumlu farklılık bir zenginliktir. İstemesek de sevmesek de." İsteyip sevebilenlerden olabilmek ümidiyle. :)

    YanıtlaSil
  11. Farklılıklar2 Ağustos 2025 07:01

    İnsanların sahip oldukları farklılıklar, bazen geliştirici bazen eğitici rol üstlenebiliyor. Peki kime...? O farklılıkları kabul edip devam edebilenlere...

    YanıtlaSil
  12. Bilgilendirici bir yazı olmuş, teşekkürler

    YanıtlaSil
  13. Hayata dair umut dolu bir pencere...

    YanıtlaSil
  14. O zaman Rabbinin yarattığı hangi renkten hangi sebeple şikayetçi olabilirsin? Şükür varken, şikayet öyle mi?!

    YanıtlaSil
  15. KAleminize sağlık. Kim Kimdir bilmeden, insanları tam tanıyamıyoruz

    YanıtlaSil
  16. "Ben böyleyim" dediğim an tüm diğer BEN'lere kapıyı kapatmış oluyorum.

    Aslına bakarsan benim daha üst versiyonlarım var.

    Fakat ben üst versiyon beni hiç merak etmem. Çünkü "BEN BÖYLEYİM"

    YanıtlaSil