Günün ilk ışıklarıyla, sonbaharın ılık melteminin esintisi birleşmişti. Baba bu durumun vermiş olduğu huzur ve enerji ile güne başlıyordu. Hizmet sektöründeki işi gereği bütün gün insanlarla uğraşan baba hem bedenen hem de ruhen yorulmuştu.
Gün içinde
arayıp, “Babacığım babacığım akşam eve gelirken geç kalma. Ben yatmadan gel,
annem ve seninle konuşacağım çok önemli bir şey var.” diyen küçük kızının
heyecanının ve çok önemli dediği şeyin merakıyla işlerini bir an önce
toparlayıp evin yolunu tuttu. Baba da kızı kadar heyecanlı ve merak içerisinde
idi.
Aklına kızının
heyecanla bir şeyler anlatırken pinpon topu gibi zıp zıp zıplayarak evin
tavanına bakışı, kaçırdığı kelimeleri tekrar söylemek için “dur baba baştan
alıyorum” demesi, cümleleri bitince gelip sarılıp boyunun yettiği yerden
koluna tırmanmaya çalıştığı halleri geldi. Küçük kızının bu tavırları babaya
terapi gibi geliyor, günün stresini ve yorgunluğunu alıyordu. Bu durum babanın manevi
olarak ihtiyacını görüyordu. Kızının bu hallerinden gayet memnundu.
Baba evinin
kapısına geldi ve zili çaldı. Kapıda en önde zıplayarak gelen küçük kızı, diğer
büyük kızı ve eşi onu karşıladı.
Küçük kız "Babacığım
babacığım gel otur. Çok önemli haberlerim var." diye sarılıp
çekiştirerek koltuğa oturttu babasını.
Sonrasında
annesini çağırıp abla sen de gel çok önemli şeyler anlatacağım diyerek aileyi
etrafında topladı. Konuşmaya başlarken her zamanki gibi gözlerini tavana dikti
ve hızlı hızlı konuşarak. "Biliyor musunuz bugün okulda ne oldu?"
diye soru cümlesiyle başladı anlatmaya.
"Beden
öğretmenimiz okulun bahçesindeki derste bana dedi ki senin atletik, kıvrak bir
vücudum var. Okulun bale ekibinde yer almak ister misin? Sana bale eğitimi
verelim. Bence senden çok güzel balerin olur. Sen de istiyorsan ailenle konuş
bize de en kısa zamanda cevabını bildir. Balerin olursan esnek biçimli bir
vücudun olur. Beyaz elbiselerinle kuğu gibi süzülüp giderken sahnede herkes
seni alkışlar” dedi.
"Babacığım, anneciğim çok heyecanlıyım balerin olmayı çok istiyorum sahneye çıkacağım bir
sürü insan beni izleyecek ve alkışlayacak” derken yine zıp zıp zıplıyordu...
İnsanlar süreçlerin sonuna bakıp en heyecan veren, duyguların en aktif olduğu yerleri düşününce duygusal düşünceye kapılıp öyle karar verebiliyor. Böylelikle hayatın toplamındaki faydayı gözden kaçırabiliyor. Oysaki bir karar verirken faydayı öne alınca toplamda güzele ulaşıp, fayda ve güzelin toplamı iyiye varıyor.
Bunun için
duyguların aktif olmayıp bilincin açık olması lazım ki, doğru karar
verebilelim...
Anne kızının bu heyecanlı halinin geçmesi, biraz daha sakinleşmesi için "gel seninle yaptığımız keki ben keserken sen de babana bir bardak su getir, kendine de alabilirsin" dedi.
Baba
kızının getirdiği suyu içtikten sonra, eşinin sehpaya koyduğu mis gibi kokan
keki, tavşan kanı kıvamındaki çayla yerken “çok lezzetli olmuş elinize
sağlık hatun ve kızım” dedi.
Eşi “bil
bakalım kek niye böyle lezzetli oldu?" dedi.
Baba "dur
tahmin edeyim yoksa zıp zıp kızım mı sana yardımcı oldu?" diye sordu
Küçük kız
hemen lafı atladı. "Evet baba iki gün önce arkadaşım Selinlere
gittiğimde annesi Ayşe teyze bize kek getirdi. Kek çok lezzetliydi ben de
sordum Ayşe teyze bu keki nasıl böyle lezzetli yaptın içinde neler var? Sonra
eve gelince Ayşe teyzenin verdiği tarifi anneme anlattım ve keki annemle
birlikte yaptık. Kekin karışımını en çok da ben çırptım ondan böyle lezzetli
oldu" diye heyecanlı heyecanlı anlattı.
Babası “aferin
benim kızıma geçen günkü yediğim papatya, civciv, kalp şeklindeki kurabiyelerin
de hem çok güzel görüntüsü vardı hem de ağızda dağılan kıvamı ve lezzeti ile
beni çok mutlu etti. Ben senin bu konularda çok marifetli ve başarılı olduğuna
inanıyorum. İster misin okullar tatil olunca seni Recep amcanın pastanesine
götüreyim. Orada bir süre çalışırsın hem daha farklı pasta, kek, kurabiyeleri
yapmayı öğrenirsin hem de yaptığım ürünlerin satışından para kazanırsın.
Yazlığa gitmeden önce o çok istediğin kırmızı bisikleti alırken biriktirdiğim
paralarla sen de katkıda bulunursun. Tatil boyunca da arkadaşlarınla bol bol
bisikletinle gezersin.”
Küçük kız “evet baba evet aslında ben de hayalimde Recep amca gibi çok güzel lezzetli pastalar, kekler, kurabiyeler yapmak istiyorum. Anneme de söyledim bu işte çok iyi olmak için üniversitede gastronomi bölümünü okuyup Master şefler gibi başarılı bir aşçı olmak istiyorum” dedi. “Hem sağlıklı hem de lezzetli yiyecekler yaparak insanlara faydalı olmak istiyorum.”
Annesi ve
ablası da küçük kızın düşüncelerini, hayalini doğru bulup desteklediler. Küçük
kız aileden gördüğü destekle içindeki potansiyelin de farkına vararak heyecanla
“bir an önce okullar kapansa da Recep amcanın yanında çalışmaya başlasam”
dedi...
İnsan sosyal bir varlıktır. Yaratılıştan gelen iletişim ve ilişki kurma ihtiyacı vardır. Hayatın bazı dönemlerinde tercihlerini fazla düşünmeden kendi istekleri doğrultusunda yapabilir.
Yapmak
istediğim şey fayda mı verecek zarar mı?
Doğru mu
yanlış mı?
Oysaki
hayatın toplamında topluma, aileye, kendisine daha fazla fayda sağlayacak,
marifet kazandıracak bedelleri ödemeye yönelince, beklentiyi de doğru yere
koyunca, gerçeğe ulaşıp hayatta mutlu ve başarılı olmanın yoluna
girebiliyorlar. İşte bu hayatta bir şeye karar verirken önce faydasına bakıyor
olmamız lazım ki bizi toplamda iyiye götürürsün. Bunun yanına estetiği de
koyarsak o zaman albenisi de olur.
Ya da bazen hiç umulmadık bir anda ve yerde, daha hayaller beklentilere henüz dönüşmemişken, insanlar olayları ve peşi sıra oluşturduğu birçok sahneyi anlayamayabiliyor. O anın heyecanıyla anlaşılmaz bir biçimde aynı sahnede şekilleni veriyor; insanın beklentileri. Ve bu beklentiler insanı yönetmeye başlayabiliyor...
İnsanın her zaman sağlıklı karar verebilmesi için sonuçtaki isteğinden kurtulması gerekiyor
YanıtlaSilİster dur, ister bekle, istersen yavaş yavaş emekle, istersen giderken arada sırada tekle... Seni mutlu edecek olan senin dışındakiler değil, senin içinde beklediklerin elbette...
YanıtlaSil"Toplumdaki faydayı gözden kaçırmak." Toplamı değil anlık çıkarları düşündüğümüzde kaçınılmaz oluyor sanki. Kaleminize afiyet.
YanıtlaSilGerçekten biz anlık olarak karar vermeye çok meyilliyiz. Önünü ardını düşünmeden...
YanıtlaSil