ALGIDA ADALET

 

BIKMADIN MI?

Bıkmıştı artık geceleri uyuyamamaktan... 

Yatağa uzanmasına rağmen uykuya dalamamak…

Bölük pörçük uykularla ertesi güne başlamak…

Sürekli yorgun ve enerjisiz hissetmek… 

Ertesi güne vücudunda bölgesel ağrılarla uyanmak…

İş yerinde odaklanmak istediğinde konsantre olamamak… 


Günden güne artan depresyon ve mutsuzluk hali…



Yine yataktan sürünerek kalkmıştı. Eskiden severek yaptığı ama şimdi çaresizlikten gittiği ve paydos saati gelsin diye tahammül ettiği işine doğru yola koyuldu.

 

Aracın camından dışarı baktığı anda birisi takıldı gözüne. Öyle birisiydi ki tıpkı kendisinin üç sene önceki haline benziyordu.

 

Sabahın erken saatleri olmasına rağmen neşeli, bakımlı ve dik duruşlu birisiydi. İçinde yaşam enerjisi olduğu gözlerine yansımış, dinçlik fışkıran birisiydi.

 

O da öyleydi bir zamanlar...

Mutlu ve keyfi yerinde...

Dinç ve şevkli...

 

İşte o an derin bir iç çekti ve geçmiş günleri geldi gözlerinin önüne. Şimdilerde o halinden eser yoktu. Bambaşka, tam tersi yönde birine dönüşmüştü.

 

Zihni istemsizce kıyas yapıyor ve iç sesi her kıyasta “Ben nasıl bu hale geldim?” diyordu...

 

İnsan nasıl bu hale gelirdi ki? 

 


Sonra kendi içindeki ses soru sormayı bıraktı ve içinde başka bir ses yükseldi...

 

Egosuna aykırı olan, konuştuğundaysa can yakan ama gerçeği konuşan o ses...

 

Konuştukça eğer susturulmazsa insanı temizleyen o ses...

 

Vicdanın sesi...

 

Çok garip birkaç cümle kurdu peş peşe...

 

İçinde bulunduğum bu hale kendimi ben getirdim!”

 

“Seçimlerim ve kötülüklerimle bu dipsiz kuyuya kendimi ben düşürdüm!”

 

“Ben batırdım hayatımı, başka kimse değil!”

 

Bunları anladığı an gözleri dolmuştu...

 

Oturduğu yere yıkılıp kalmak istemişti... Bulunduğu duruma üzülmeyi bırakmıştı birkaç dakikalığına…

 

İçinde bulunduğu durumun acısı gitmiş, yerini yepyeni bambaşka bir acıya bırakmıştı...

 

Kendi seçimlerinden kaynaklandığını fark etmenin acısı...

 

Kendi hatalarına bakmanın ve sırt çevirmeninin acısı...

 

İtiraz etmek istedi ama bıkmıştı kıvırmaktan... Bıkmıştı artık içinde bulunduğu mutsuzluktan...

 

Suçu başkalarında bulmak işe yaramıyordu... Tam aksine şikayet etmek ve dışarıyı suçlamak onu her seferinde dibe çekiyor ve çözümden uzaklaştırıyordu...

 

Çaresizce ve bıkkınlıkla gerçeği kabul etmişti o an...

 

Pişmanlık ve utanç...

Kendi kendine dürüst olmak...

Gözlerinden şıpır şıpır akan yaşlar...

 

İçi titriyordu...

Çaresiz hissediyordu...

Çünkü olanlar olmuştu ve artık sebebin kendisi olduğunun farkına varmıştı...

 

“Ne fark ederdi ki hatalarımı kabul etmek?” diye iç geçirdi.

Çoktan bozulmuştu tüm dengeler...

 

Ne yapacaktı ki ağlamaktan başka?

Kimden yardım istemeliydi?

Yıllar sonra ilk defa dürüsttü ama çaresizdi...

 



O an iki şey olmuştu aslında...

İki önemli şey...

 

Hayatının altını üstüne getirecek olan iki şey ...

 

Birinin farkına varmıştı...

Diğerinin de yakında farkına varacaktı...

 

Peki neydi o oyunu değiştiren şey?

 

Öyküyü tam tersine döndürme gücüne sahip olan...

İnsanın kendi kendini düşürdüğü kuyudan çıkarması için asıl gerekli olan...

 

Birincisi içinde bulunduğu kötü durumun sebebinin kendisi olduğuna dair itirafçı olmasıydı...

 

Kendi kendisine itirafçı...

 

Farkına varamadığı ise yakında kuyudan çıkacak olmasıydı... İmkânsız gözüken o sıkışıklıktan sonra ferahlığa çıkacak olması...

 

Hayatın değişmez yasalarından birine uyumlanmıştı aslında o an...

 

İnsanoğlu hatalarını kabullendiğinde, toparlanmaya ve iyileşmeye başlar...

 

Peki sonra ne oldu ona?

Akıbeti nasıl oldu?

Sonunda kurtuldu mu?

 

Asıl merak edilmesi gereken soru ise şuydu aslında ...

 

Olaylarda kendi hatasını görüp de kabullendikten sonra kimin akıbeti kötü oldu ki?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

29 yorum:

  1. “İçinde bulunduğum bu hale kendimi ben getirdim!” 👏🏻👏🏻

    YanıtlaSil
  2. İNSAN HATALARIYLA YÜZLEŞME CESARETİ GÖSTERDİĞİNDE YÜKSELMEYE VE ÇÖZÜM HAKKINA ULAŞIR. YOKSA PROBLEM BÜYÜR DE BÜYÜR

    YanıtlaSil
  3. Yanlışı düzeltmenin ilk adımıdır yanlışı fark etmek...

    YanıtlaSil
  4. İnsan kabullendiği zaman iki farklı duyguyu yaşıyor, hatanın kendisi olduğunun acısı ve fark ettiği için artık çözebileceğinin umudu...

    YanıtlaSil
  5. İnsanoğlunun haralarını kabul etmesiyle toparlanma sürecinin başlaması ne güzel bir fark ediş sağladı, bir süreçte hatalı olduğumuzu kabul etmiyorsak düzeltmemiz gereken bir şey olduğunu da fark edemeyiz, yazanın eline emeğine sağlık

    YanıtlaSil
  6. Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  7. Bıktık yaa :) elinize sağlık güzel bir yazı olmuş

    YanıtlaSil
  8. Adalet , adalet herşeyde olmalı..
    ve adalet zihinde başlar, algılar ken adil olmayan nasıl iki kişinin hükmünü verir?
    Algını düzeltirsen herşeyin değişmez mi ?
    Peki algını nasıl düzelteceksin ?
    Aktarmanı azaltarak.

    YanıtlaSil
  9. "İnsanoğlu hatalarını kabullendiğinde, toparlanmaya ve iyileşmeye başlar..."
    Zor olan kabullenmek değil mi zaten?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanın kendisiyle yüzleşmesi en dibe vuruşunu kabul etmesi yeniden yükselişinin de başlangıcı olmuş.
      Kendimizi batıran da biziz, çıkartacak olan da...

      Sil
  10. Egona rağmen gerçeklerle yüzümüze kalabilme cesareti seni tekrar toparlayacaktır.

    YanıtlaSil
  11. Hem adalet ki bu dönemde herkesin çok ihtiyacı var. Hem de algılada adalet oysa insan nefsine ters gelen her yer de algılama da adaleti unutur. Çok acı...

    YanıtlaSil
  12. Kaleminize sağlık bir çoklarımızın bulunduğu durumun tespiti olmuş

    YanıtlaSil
  13. İnsanoğlu hatalarını kabullendiğinde, toparlanmaya ve iyileşmeye başlar
    👏👏👏

    YanıtlaSil
  14. İçinde bulunduğum bu hale kendimi ben getirdim.

    YanıtlaSil
  15. İnsanların çoğunu özetlemişsiniz, herkes kısır döngüye girmiş bir şekilde sonunu dğşünmeden yaşıyor

    YanıtlaSil
  16. İnsanın kendine itirafı işte anahtar..

    YanıtlaSil
  17. Bugün sahip olduklarımızın tek sebebi biziz. Bunu anlamak acı verici belki ama yarattığımız sonucu değiştirebileceğimizin de bir göstergesi. Herkes hayatının bir noktasında bu farkındalığı yaşar umarım. Ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  18. Mustafa Sayıcı2 Mart 2024 11:43

    Farkına varamadığı ise yakında kuyudan çıkacak olmasıydı... İmkânsız gözüken o sıkışıklıktan sonra ferahlığa çıkacak olması...

    Resmen huzur buldum şu cümlede sağ olun :))

    YanıtlaSil
  19. İnsanı en zorlayan şeylerden birisi görebilmesi, baktığını da bakmadığını da. Görünce, başta acıtan sonrasında yerini huzura bırakan. Neydi o yer değişimine sebep olan? Kabulleniş... Sonrasında çözüme yönelik eylemde bulunmak... Daha sonrası mı, o da Hakediş...

    YanıtlaSil
  20. Muhteşem bir yazı olmuş. İnsanlar oluşturduğu sebeplerin sonucunu yaşar...

    YanıtlaSil
  21. Yıktı geçti…

    YanıtlaSil
  22. Çok güzel bir yazı

    YanıtlaSil
  23. İnsan ne yaparsa kendine yapıyor, kendi seçimlerinin sonucunu yaşıyor.

    YanıtlaSil
  24. Kabul edelim ki kabul etmekte zorlanıyoruz. Oysa kabul etmek az gibi görünen ama çoğa varan ilk adım sanki.

    YanıtlaSil
  25. Kendimi daha doğru tanımlamama vesile oldu.Teşekkürler, kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  26. İnsan yola çıkarken, düşebileceğini kabul etmeli. Düştüğünde de kalkabileceğini bilmeli. Bu iki gerçeği algılayabilenin davranışları adaletli olur. Kendine zalim olmaz. Zulüm etmişse de tövbe eder, bedel öder ve geri gönder.

    YanıtlaSil