Pages

Home Features _POST FORMAT _Error Page Trending contact
Deneyimsel Tasarım Öğretisi İLİM


“Bir yerlerde yanlış yapıyor olmalıyım’’ diye geçirdi içinden...

 

Çalışkandı...

Uyumluydu...

Faydalıydı...

Neşeliydi...

Neşelendirendi...

 

Ne zaman birileri ile bağ kuracak olsa mutlaka karşı tarafın çıkarlarına konsantre olurdu...

 

Kurduğu tüm ilişkilerde karşısındakini gözetir, onların kârlı çıkacağı şekilde akitler yapardı...

 

Bu onun prensiplerinden sadece biriydi...

O kadar uzun süredir, başkalarının çıkarlarını gözetmişti ki artık bu ona zor gelmiyor hatta tam aksine bundan keyif alıyordu...

 

İnsanlar, onunla bağ kurduklarında mutlaka borçlu durumda kalırlardı...

 

Üstüne üstlük, ilişkilerde de seçiciydi...

Herkesle yakınlaşmaz , anlamsız ilişkiler kurmazdı...

 

Bu onun, bir diğer prensibiydi...

1- Anlamlı ilişkiler kur
2- İlişki kurduklarına, doğruluk ve güzellikte hep fazla gel

 

Seçici olmasına rağmen...

Bağ kurduklarının lehine olmasına rağmen...

Yine de ilişkilerinin genelinde insanların kabalık, kötü niyet, kibir ve benzeri çirkinlikleri ile karşılaşırdı...

 

İşte yine öyle bir günde...

Kendisinden çok hayır görmüş biriyle...

Denize karşı oturmuş sohbet ederken...

O biri, yine mevcut ilişkiye yakışmayan çirkin bir davranışta bulundu...



Ondaki, bir pozitifliğe haset ettiği için sebepsiz yere bir anda, laf sokup çirkince bir şaka yapıverdi...

 

Aslında alışıktı buna...

 

Hayır verdiklerinden zarar...

Hoş davrandıklarından çirkinlik...

Bedel ödediklerinden nankörlük görmeye...

 

Ama yine de garibine gitmişti...

 

“Nerde yanlış yapıyorum acaba” dedi içinden...

 

Her edepsizlik edeni bir temiz dövse miydi ?

 

Yooo...

Doğru olanın , insanlar haddi aşmadıkça küçük salaklıklarını görmezden gelmek olduğunu biliyordu...

 

Kötülük edene ağzının payını verse miydi ? 

 

Yooo...

Kim ne kadar kötü olursa olsun , iyilik eden iyilik , kötülük edende hak ettiğini bulur biliyordu...

 

Hem biliyordu hem de defalarca kez tecrübe etmişti...

 

‘’Nerde yanlış yapıyorum?’’ diye aklından geçirirken, denizde yüzen yaşlı bir adam gördü. Adamın yanında yüksek sesle küfürler ederek bir yandan da denize aşırı hareketlerde bulunup etrafa rahatsızlık veren gençleri gördü...

 

Yaşlı adam o soğuk havada denizde çok rahat bir tavırla yüzüyordu...

Omuzları genişti, epey de kalıplı bir adamdı...

Kollarında sat komandosu dövmesi vardı...

 

Belli ki eski bir savaşçıydı...

 

Çocuklar birbirlerinin omuzlarına çıkmış bağıra çağıra güreşirken içlerinden biri ayağı ile adamın suratına vurdu...

 

Hemmde sert bir vuruş...

Tok sesi etrafı inletmişti...

 

Aslında iyi bir dayağı hak etmişlerdi...

 

Halka açık bir yerde...

Küfürlü sözlerle...

Topluma uyumsuz davranışlar...

Ve akabinde bardağı taşıran son damla olan o vuruş...

 

“Heeeehh” dedi içinden...

Şimdi bu adam evire çevire döver bu çocukları...

 

Adam gençlere doğru sahile birkaç adım atınca suyun alçalması ile gerçek boyu ortaya çıktı...

 

Çocuklar adamın beline geliyordu...

 

Bizimki olası kavgayı ayırmak niyetiyle ayaklandı yakınlaştı...

Gördü ki çocuklarda pek çocuk değildi...

Yaşları 20 civarıydı...

 

Adamın bu gençleri dövmesini ayırmayı beklerken...

Gençlerden biri , belli ki içlerinde en aklı başında olanı...

 

‘’Kusura bakma amca’’ dedi...

Kusura bakma...

Aslında kusurlarımıza bakma demek daha doğru olurdu...

Çünkü çizgiyi epey aşmışlardı...

 

Dayak atması beklenen adamın ağzından 2 kelime döküldü...

 

“OLUR ÖYLE…”

 

Akabinde gençler kurtuldukları belanın büyüklüğünü farkına varmadan biraz daha uzaklaşıp ötede aynı hadsizliklere devam ettiler...

 

Bizimki ise o tepkide takılı kalmıştı...

 

“Olur öyle...”

 

Arkadaşına beklemesini söyledi ve adamın yanına gitti...

 

Sordu...

 

‘’Abi merakımı hoş gör lütfen , dakikalardır kötü davranışlarda bulunan bir grup genç ki en sonunda yüzüne kadar vurdular... Neden bir tepki vermedin?’’

‘’Aslında onlara haddini bildirecek gücün ve haklı sebeplerinde vardı... Neden hakkını kullanmadın ?’’

 

Adam cevapladı...

 

‘’İnsandır bu oğlum , hatası çok doğrusu azdır...

İnsandır bu oğlum , aklı büyük ama kullanmazdır...

İnsandır bu oğlum , azı galip çoğu hüsrandadır...

İnsandır bu oğlum , beklentin çoksa derdin dağdır...

İnsandır bu oğlum...

Olur öyle...’’

 

Bizimki, teşekkürünü etti...

Tebessümle adamın yanından ayrıldı...

 

Nerede hata yaptığını neyin eksik olduğunu farkına varmıştı...

 

Söz konusu insan ise beklenti her zaman düşük olmalıydı...

Öbür türlü, bunun stresi ile başa çıkılmazdı...

 

Yeni bir prensibin ilk adımları atılıyordu...

 

Başa ne gelirse gelsin...

Getiren insansa...

Çok takılma...

 

Olur öyle... !

 

 

 

  

7
Share

Boşluğun zannı…

Görmek istenilen görülemeyince…

Boş manzara…!

Duymak istenilen duyulamayınca…

Boş yaygara…!

İstenilen lezzet alınamayınca…

Boşa harcanan para…!

 

İstekler, karşılık bulup yerine gelince, “oh ne ala”…

Karşılıksız kalınca istekler, söylemler olmuyor mu; “ne beni, ne de kendini oyala”…


Ve…

İnsanın var mı boşa harcayacak zamanı, vakti…

Ve var mı boşa harcayacak kazancı, nakdi…

Boşluk zannıyla, zaman akıp giderken,

Çoğu insanın unuttuğu, yok mu nihai bir akdi…

Oysa, var mıydı hayatta dolu olmayan bir boşluk…

Hissedilen hisler, duygular da öyle değil mi…?

Bazen can sıkıntısı, iç daralması, bazen de rahatlama bir hoşluk…

 

İnsandaki o boşluk zannı, bazen dolar havayla suyla…

Dolar bazen de, insanda var olan ve eklediği, karakterle, huyla…

 

Bazen dolgu malzemesinin, çoğu olurken fayda…

Zarar olduysa dolgu, mal mülk çoksa ne fayda…

Yok hayatta bir boşluk…

Ne, daima hep çokluk…

Ne de, sürekli hep yokluk…

Ne geçmeyen bir açlık, ne süresiz tokluk…

 

Boşluk yoktuysa madem, boşluk hissi ne diye…?

Sermaye yüklenir mi, dört ayaklı kediye…?

Oysa var bir istenen, yapıldıysa ne ala…

Dünya olmasa ne olur? Cennet ise hediye…

 

12
Share

İnsanlar kendi istekleri ile arasına gireni düşman görme eğiliminde olur...

 

Oysa gerçek düşman kim ?

 

Her isteğim ile arama giren düşmanımsa...

Zararlı isteklerime engel olan kim ?

 

Şerli isteklerime destek olan, isteğime ulaşmama yardım ediyor diye düşmanım değil ise...

Zararlı isteklerime destek olan kim ?

 

Düşman kim ?

Dost kim ?

Hain kim ?

 

İnsanlar, kendi isteklerine engel olanı düşman olarak tanımlarlar...

 

Oysa düşman, zarar veren demektir...

 

İsteklerinle alakalı değil sana yaptıkları ve yapılmasını istedikleri ile alakalıdır...

 

Kim sana zarar veriyor ise...

Kim seni mutsuz ve başarısız görmek istiyor ise...

Kim iyileşmene engel oluyor yada olmak istiyor ise...


İşte gerçek düşman odur...

 

Kişinin, hayrına engel olmaya çalışan...

Kişinin, bozulmasına destek olan...

 

Bir bağımlı, satıcısı ona uyuşturucuyu indirimli veriyor diye kalbinde ona sevgi beslerken...

 

Ailesi ise onun uyuşturucu kullanmasına engel iken...

 

Evlat, satıcıyı dost, ailesini düşman gördü...

 

Bu öyküde gerçekte kim kim ?

 

Dost kim ?

Düşman kim ?

Hain kim ?

 

İnsanlar, kendi isteklerine destek olanı dost görürler...

 

Oysa dost, isteğe destek olana değil, kişiye fayda verene denir...

 

Dost kazandıran, fayda veren, hayrını isteyen demektir...

Seni, mutlu ve başarılı görmek isteyen...

Mutlu ve başarılı görmek için tepkiler verendir...

 

Şimdi bir yerde sana, şerde destek olup hayırda engel olanlar...

 

Diğer yanda hayırda destek olup, şerrine Mani olanlar...

 

Peki sence kim kim ?

 

Düşman kim ?

Dost kim ?

Hain kim ?

 

İnsanlar genelde haksızlık yapanı hain zannederler...

 

Oysa haksızlık yapana zalim denir...

 

Peki hain kim ?

 

Hain, dost gözüken düşman demektir...

 

Zararlıların en zararlısı...

Senin, iyiliğin istiyor gibi gözüken...

Oysa içten içe kötülüğün için çalışan...

Yüzüne gülen ama mutluluğundan rahatsız olan...

Seni kutlayan ama başarılarından rahatsız olan...

 

Etrafında bir sürü insan...

Kimi gülüyor...

Kimi sevdiğini söylüyor...

Kimi surat asıyor...

Kimi ters yapıyor...

 

Peki sence...

 

Dost kim ?

Düşman kim ?

Hain kim ?

 

İnsan kalibrasyonu için takipte kalın ;)

 

8
Share

 İnsanoğlunun acıları vardır

Ve bununla beraber bazı huyları da vardır

Acelecilik, erteleme ve acıdan kaçma…

 

Bu huyların getirdiği bir sonuç olarak insanın arayışıdır;

Bir acıyı hissetirmeyecek, çözülmesine gerek bırakmayacak

Hatta hissetirmeyecek…

Bir çözüm…

İnsan bir antidepresanın bunu yapabildiğini düşündü

Ama istediği şeyin bir çözümü yok iken…

Her gerçek problem çözülmeye,

Her sahte problem gittikçe büyümeye mahkumken…

 

İnsanın hayatında kalıcı çözümü antidepresanda aradı

Fakat gittikçe problemler büyüdü,

 

Halbuki her acı geçiciydi

Tıpkı doğum sancısının

Veya bir düşkün olunan çocuğun ölümünün geçtiği gibi…

 

İnsan aklına her ne geliyorsa,

Daha fazlasını milyonlarca insan yaşadı ve geçirdi

Geçici bir süreç olduğunu bilmeli insan

 

Fakat mesele bir şeyi geçirmek değil…

Bir şeyi kalıcı olarak çözmekte…

 

Her acı geçici olabilir ama insan problemlerini çözmediğinde

Tıpkı dar odadaki sivrisinek gibi rahatsızlık verir

İnsanın problemlerini uyutması değil

Problemlerini bulup çözmesi tek çözümüdür…

 

Hiç bir doğal veya yapay antidepresan insana iyi gelmez

İnsana iyi gelen problemlerini bulup çözmesi

Ve bu problemleri çözerken yaşadığı acının;

Mutlaka geçici olduğunu bilmesi…

 

İşte budur ancak gerçek antidepresan…

 

8
Share
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

Bu Blogda Ara

Popular Posts

  • HASET
    Güncel tıp ilimleri daha ziyade somut hastalıklar üzerine yoğunlaşmış durumdadır...   Elbette soyut hastalıklarda güncel tıp biliminin d...
  • İLGİNÇ
      Aslında insanın az bilmesinde eleştirilecek bir şey yoktur... Her az bilen öğrenmeye yönelik gayreti ile ilmini arttırabilir...   Ki...
  • DENGE TAŞI
      Herkes... Neredeyse istisnasız herkes... Sevilmek... Sayılmak... Önemsenmek... İlgilenilmek... Aranılan... Özlenilen... Va...

Blog Arşivi

  • Aralık 2025 (1)
  • Kasım 2025 (6)
  • Ekim 2025 (15)
  • Temmuz 2025 (5)
  • Haziran 2025 (4)
  • Mayıs 2025 (4)
  • Nisan 2025 (4)
  • Mart 2025 (4)
  • Şubat 2025 (4)
  • Ocak 2025 (5)
  • Aralık 2024 (4)
  • Kasım 2024 (4)
  • Ekim 2024 (5)
  • Eylül 2024 (4)
  • Ağustos 2024 (3)
  • Temmuz 2024 (4)
  • Haziran 2024 (9)
  • Mayıs 2024 (9)
  • Nisan 2024 (8)
  • Mart 2024 (9)
  • Şubat 2024 (6)
  • Eylül 2022 (1)

Categories

Adalet Ailede Huzur Başarı psikolojisi Deneyimsel Tasarım Öğretisi Dtö Kim Kimdir fayda huy İlişkilerde Ustalık

SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİMİZ

  • Üniversite Zirveleri

Popular Posts

  • HASET
    Güncel tıp ilimleri daha ziyade somut hastalıklar üzerine yoğunlaşmış durumdadır...   Elbette soyut hastalıklarda güncel tıp biliminin d...
  • İLGİNÇ
      Aslında insanın az bilmesinde eleştirilecek bir şey yoktur... Her az bilen öğrenmeye yönelik gayreti ile ilmini arttırabilir...   Ki...
  • DENGE TAŞI
      Herkes... Neredeyse istisnasız herkes... Sevilmek... Sayılmak... Önemsenmek... İlgilenilmek... Aranılan... Özlenilen... Va...
  • DAĞLAR GİBİ...
      Bazı sorular vardır hayatta... Herkesin cevap aradığı... Ama cevabı her merak edene verilmeyen...   Herkesin iştahını kabartan... ...
  • SANMA
      Her öveni dostun... Her had bildireni düşmanın... Her seveni aynı sanma...   Kimisi münafıklığından över... Kimisi dostluğundan terbiye ed...
  • FESAT
     Kendi yanlışları ve kendi çirkinlikleri sebebiyle... Köşeye sıkışmış kötülerin ana silahıdır fesat... Tıpkı bir akrebin kaçacak yeri ka...
  • AKORT
    Kim demiş ? Kim demiş eğlenmek veya dinlenmek haramdır diye...   Her üreten bunalır... Her bunalan eğlenmelidir...   Her hareket eden yorulu...
  • GİBİ
    Kül müsün ? Ay mı ? Yoksa güneş mi ? İnsanlar üçe ayrılır... Küller... Aylar... Güneşler...   Emici tüketiciler... Tıpkı...
  • NEDEN?
     İlginç bir yazı olacak bu... Vaktin varsa git bir çay koy kendine... Ya da belki bir kahve... Sen nasıl istersen... Hele birde deni...
  • ANATO-PSİKO RESET - IV
      Bölüm IV   Oooohhhhhhh... Sonunda ulaştın , zirveye vardın...   Elbisesinin uçlarından duvağına baktığın o heybetli gelinin... Ş...
Copyright © 2015 Deneyimsel Tasarım Öğretisi İLİM

Created By ThemeXpose