“Bir yerlerde yanlış yapıyor olmalıyım’’ diye geçirdi içinden...
Çalışkandı...
Uyumluydu...
Faydalıydı...
Neşeliydi...
Neşelendirendi...
Ne zaman birileri ile bağ kuracak olsa mutlaka karşı tarafın çıkarlarına konsantre olurdu...
Kurduğu tüm ilişkilerde karşısındakini gözetir, onların kârlı çıkacağı şekilde akitler yapardı...
Bu onun prensiplerinden sadece biriydi...
O kadar uzun süredir, başkalarının çıkarlarını gözetmişti ki artık bu ona zor gelmiyor hatta tam aksine bundan keyif alıyordu...
İnsanlar, onunla bağ kurduklarında mutlaka borçlu durumda kalırlardı...
Üstüne üstlük, ilişkilerde de seçiciydi...
Herkesle yakınlaşmaz , anlamsız ilişkiler kurmazdı...
Bu onun, bir diğer prensibiydi...
Seçici olmasına rağmen...
Bağ kurduklarının lehine olmasına rağmen...
Yine de ilişkilerinin genelinde insanların kabalık, kötü niyet, kibir ve benzeri çirkinlikleri ile karşılaşırdı...
İşte yine öyle bir günde...
Kendisinden çok hayır görmüş biriyle...
Denize karşı oturmuş sohbet ederken...
O biri, yine mevcut ilişkiye yakışmayan çirkin bir davranışta bulundu...
Ondaki, bir pozitifliğe haset ettiği için sebepsiz yere bir anda, laf sokup çirkince bir şaka yapıverdi...
Aslında alışıktı buna...
Hayır verdiklerinden zarar...
Hoş davrandıklarından çirkinlik...
Bedel ödediklerinden nankörlük görmeye...
Ama yine de garibine gitmişti...
“Nerde yanlış yapıyorum acaba” dedi içinden...
Her edepsizlik edeni bir temiz dövse miydi ?
Yooo...
Doğru olanın , insanlar haddi aşmadıkça küçük salaklıklarını görmezden gelmek olduğunu biliyordu...
Kötülük edene ağzının payını verse miydi ?
Yooo...
Kim ne kadar kötü olursa olsun , iyilik eden iyilik , kötülük edende hak ettiğini bulur biliyordu...
Hem biliyordu hem de defalarca kez tecrübe etmişti...
‘’Nerde yanlış yapıyorum?’’ diye aklından geçirirken, denizde yüzen yaşlı bir adam gördü. Adamın yanında yüksek sesle küfürler ederek bir yandan da denize aşırı hareketlerde bulunup etrafa rahatsızlık veren gençleri gördü...
Yaşlı adam o soğuk havada denizde çok rahat bir tavırla yüzüyordu...
Omuzları genişti, epey de kalıplı bir adamdı...
Kollarında sat komandosu dövmesi vardı...
Belli ki eski bir savaşçıydı...
Çocuklar birbirlerinin omuzlarına çıkmış bağıra çağıra güreşirken içlerinden biri ayağı ile adamın suratına vurdu...
Hemmde sert bir vuruş...
Tok sesi etrafı inletmişti...
Aslında iyi bir dayağı hak etmişlerdi...
Halka açık bir yerde...
Küfürlü sözlerle...
Topluma uyumsuz davranışlar...
Ve akabinde bardağı taşıran son damla olan o vuruş...
“Heeeehh” dedi içinden...
Şimdi bu adam evire çevire döver bu çocukları...
Adam gençlere doğru sahile birkaç adım atınca suyun alçalması ile gerçek boyu ortaya çıktı...
Çocuklar adamın beline geliyordu...
Bizimki olası kavgayı ayırmak niyetiyle ayaklandı yakınlaştı...
Gördü ki çocuklarda pek çocuk değildi...
Yaşları 20 civarıydı...
Adamın bu gençleri dövmesini ayırmayı beklerken...
Gençlerden biri , belli ki içlerinde en aklı başında olanı...
‘’Kusura bakma amca’’ dedi...
Kusura bakma...
Aslında kusurlarımıza bakma demek daha doğru olurdu...
Çünkü çizgiyi epey aşmışlardı...
Dayak atması beklenen adamın ağzından 2 kelime döküldü...
“OLUR ÖYLE…”
Akabinde gençler kurtuldukları belanın büyüklüğünü farkına varmadan biraz daha uzaklaşıp ötede aynı hadsizliklere devam ettiler...
Bizimki ise o tepkide takılı kalmıştı...
“Olur öyle...”
Arkadaşına beklemesini söyledi ve adamın yanına gitti...
Sordu...
‘’Abi merakımı hoş gör lütfen , dakikalardır kötü davranışlarda bulunan bir grup genç ki en sonunda yüzüne kadar vurdular... Neden bir tepki vermedin?’’
‘’Aslında onlara haddini bildirecek gücün ve haklı sebeplerinde vardı... Neden hakkını kullanmadın ?’’
Adam cevapladı...
‘’İnsandır bu oğlum , hatası çok doğrusu azdır...
İnsandır bu oğlum , aklı büyük ama kullanmazdır...
İnsandır bu oğlum , azı galip çoğu hüsrandadır...
İnsandır bu oğlum , beklentin çoksa derdin dağdır...
İnsandır bu oğlum...
Olur öyle...’’
Bizimki, teşekkürünü etti...
Tebessümle adamın yanından ayrıldı...
Nerede hata yaptığını neyin eksik olduğunu farkına varmıştı...
Söz konusu insan ise beklenti her zaman düşük olmalıydı...
Öbür türlü, bunun stresi ile başa çıkılmazdı...
Yeni bir prensibin ilk adımları atılıyordu...
Başa ne gelirse gelsin...
Getiren insansa...
Çok takılma...
Olur öyle... !