Dünyanın var oluşundan bu yana, insan dahil her canlı var oldu ve sonunda bu dünyayı terk etti. Güneşin doğuşundan batışına kadar her bulut, yağmur damlası ve kar tanesi ne zaman nereye ne kadar yağacağını; rüzgarın hangi yönden ne kadar ve hangi seviyede eseceği kusursuz bir şekilde ayarlandı.
Dünya…
Hayatın başlangıcı değil ama yaşamın son bulacağı eşsiz ve kusursuz yapı…
Hayatın tamamı bir düzen ve bu düzenin nasıl ne miktarda devam edeceğini belirleyen tek ve ilişkiler yasasının en atomik yapısı nedir peki?
DENGE…
Her şey bir denge üzerine kurulu olan bu hayat…
Peki biz insan nesli?
Ne oluyor da bizler bir türlü dengemizi bulamıyoruz?
Bu kadar kusursuz olan bu hayatta neyi kaçırıyoruz?
DENGEYİ…
Sevmek, sevilmek, mutlu ve başarılı olmak istiyoruz ama beceremiyoruz.
Aslan, martı, okyanusta bir yunus balığı, ya da denizin ortasında tufan çıktığında ne yapacağımızı bilemiyoruz ve boğuluyoruz. Örümcek gibi aile bağlarımızı oluşturamıyoruz. İpek böceği yerde sürünürken yaşama sımsıkı sarılıp kelebeğe dönüşürken, biz insanoğlu en küçük baskıda, biraz daraldığımızda kendi hayatımızı ve başkalarının hayatını riske atmak konusunda çok cesuruz. Asıl cesaret ya hep ya hiç demekten çok; hayatın yasalarına uyumlu yaşamayı bilmiyoruz.
İnsanın yaradılışından bu yana dünya hayatındaki tek oyunu neydi? Dengesini bozan neydi?
MİKTAR…
İnsan hep miktarla oynadı. Yemeğinde, kazancında, ticaretinde, ilişkilerinde hep miktara oynadı. Sonunda elindekileri de kaybetti. Ne ilişkisi kaldı, ne ailesi, onu seven ne ailesi oldu ne de gerçek arkadaşları oldu.
Elindeki imkanları arttırarak insan ne kadar mutlu olabilir ki? Test edelim o zaman acaba yasa doğru mu söylüyordu?
Tüm dünya zenginliği elinizde olsa, zümrüt elmas yakut dahil…
İnanın tüm hayatınızda olan olmayan ne kadar insan varsa sadece sizin peşinizde olurdu ve her imkanınız sizin kelepçeniz olurdu. Ordu ve güvenlik koridoru ile dolaşmak zorunda kalırdınız. Üsküdar sahilinde simit dahi yiyemezdiniz. Kaygı ve korkularınız daha da aşılamaz boyuta gelirdi ve hayatın tadını kaçırırdınız…
Sokakta eliniz cebinizde rahat dolaşamazdınız. Bir bardak çay içeceksiniz, burnunuzdan gelirdi. Her imkanım var ama bu nasıl iştir diye kendinizle konuşmaya başlardınız…
ASLINDA HER İMKAN MİKTARDIR VE HER MİKTARIN MUTLAKA AVANTAJI OLSA DA ZITTINDA DEZAVANTAJI DA VARDIR.
Tarımda, sağlıkta, ticarette v.s. hayatın tamamında miktarla oynadık. Bir fazla ürün almak için toprağı zehirle doldurduk.
Sürekli kelime ürettik ancak bir türlü davranışa dökemedik.
Sonucunda hayatın tadını kaçırdık ve etrafımıza da kaçırttık.
Oysa yasa tekti…ve her yerde geçerliydi…
MİKTAR ARTTIKÇA NE OLURSA OLSUN, MİKTARI ARTANIN ETRAFINA ETKİSİ AZALIRDI OYSA…
Su fayda verse de fazla kaçırdığında böbrekler çürür. Fazla konuştukça etrafımdakiler beni dinlemez olur. OYSA Kİ;
HAYATIN TADI MİZANDIR.
İnsan ne yapması gerektiğini bilemediği. Bildiği zamanlarda bazen yapamadı. Yaptığı zamanda da nihayetinde kazandı...
YanıtlaSilÇok doğru suyun bile fazlası zarar... Düşünen akıl sahipleri için bir çok ibret barındırıyor...
YanıtlaSilMiktarı lehimize sanarak çok hata yaptık
YanıtlaSilMizan bozulunca sıkıntılar peydah oluyor...
YanıtlaSil