BİR ANLIK GAFLET

 

-Kemal merhaba nasılsın?

Kemal’in nutku tutulmuştu. En çok konuşmak istediği insan telefonda karşısındaydı. Sesi içine kaçmıştı, sanki. Oysa bu anın ne kadar da çok provasını yapmıştı. Nilaya ondan ne kadar hoşlandığını saatlerce anlatabilirdi.

Toparlanmaya çalıştı. Şoktan çıkması gerekiyordu.

-Duyuyor musun?

-Evet, evet salondaydım, kalabalık ev biraz. Balkona çıktım şimdi. Seni dinliyorum.

-Bu akşam bende toplanıyoruz arkadaşlarla bir veda partisi yapıyoruz. Seni de davet etmek istedim.

-Nerede toplanıyorsunuz?

-Bizim evde, parti dediysem öyle çok da kalabalık değiliz. Biz bize bir ortam.

-Tabi tabi gelirim. Diyerek kapadı telefonu.

Kalbinin atışı dışardan duyulmasın diye bir süre daha bekledi balkonda. Sonra salona geri döndü.

-Oğlum hadi gel, kahvaltıya, sonra başlarsın dersine.

Seslenen annesiydi.

Kemal mutfağa yöneldi. Kahvaltıda Nilay ile yaptığı görüşmeyi düşünüyordu, hala.

Kemal üniversite son sınıftaydı, ailesine okulu uzatmadan bitireceğine söz vermişti. Final sınavlarında bir ders dışında hepsinden geçmişti. Son kalan ders için bütünleme sınavına hazırlanıyordu. Bir haftadır çok düşük tempoda çalışıyordu.



Sınav dönemi Nilayla karşılaştıklarında aralarında geçen konuşmalar onun beklentisini daha çok artırmıştı. Nilayı okula başladıkları ilk günden beri takip ediyordu. Ona karşı beslediği duygular hoşlanmanın çok ötesindeydi.

Son konuşmaları kafasının daha da çok karışmasına sebep olmuştu. Öte yandan sınavı ihmal etmemesi gerekiyordu.

İnsan çok istediği şeyi elde etmeye yakın olduğunu düşündüğünde, o fırsat anını bir daha elde edemeyeceği duygusuyla heyecanlanır.

Kemal ilk defa okul ortamı dışında bir yerde Nilay ile bir arada olma fırsatını yakalamıştı.

Zaten haftayı verimsiz bir şekilde tamamlamıştı. Çalışması gereken konuları ertelemişti. Hepsi son akşama kalmıştı. Bir şekilde hallederim diyerek bugüne gelmişti.

Kahvaltı sonrası ders çalışmak için masanın başına geçti. Bir yarım saat kadar çalıştı. Açtığı sayfada Nilay için karaladığı şiiri görünce tekrar onu hatırladı. Sesi çok sıcaktı, “seni mutlaka görmek istiyorum” demişti.

Bu anı uzun zamandır bekliyordu. Kaçıramazdı.

Odağını derse veremiyordu. Sık sık ara vererek balkona çıkıyordu.

Sigara içtiğini bilmiyordu kimse, evde. Gizli gizli içerdi, sonra odasına geçer üzerine parfüm sıkardı. Annesinin öğrenip üzülmesini istemiyordu.

Bir an önce akşam olmasını istiyordu. Ders odağının dışındaydı, artık.

Masanın başındaydı belki. Annesi çalıştığını düşünse de Kemalin aklı başka yerdeydi.

Kemal seçimini anda elde edeceği mutluluktan, hazdan yana yapmıştı.

Bu halde yarın gireceği sınavdan geçer not alması pek mümkün gözükmüyordu.

Hayat sahnesinde karşımıza hep benzer sorular çıkar.

Duygularımızı aktifleştiren seçenekler hep anda seçmezsek bir daha elde edemeyeceğimizi düşündürür, bize.

Oysa kısa vadeyi gözeterek yaptığımız her seçim, uzun vadede kayıpla döner.

Hayatın akışında seçtiğimiz zorlukların ardında fayda elde ettiğimiz bir süreç vardır.

Başında haz olan seçimler genelde uzun vadede zarar ettiğimiz sonuçları getirir.

Kemal akşam olduğunda Nilaylara gitti. Ev çok kalabalık değildi. Nilayla bir köşede sohbet etmeye başladılar, gelecekle ilgili planlarından bahsettiler.

Nilay “Ben Amerika’da bir okuldan kabul aldım. Yüksek Lisans için oraya gideceğim.” Dediğinde, Kemalin başından aşağı kaynar sular dökülmüş gibiydi. Oysa ne hayallerle gelmişti.



Bütün gün kafasında kurguladığı konuşmaya giriş dahi yapamadı. Alt üst olmuştu, düşünceleri. Kendini toparlamaya, olayın şokun atlatmaya çalıştı.

-Sen ne yaptın, mezun oluyorsun değil mi? Diye sordu, Nilay.

-Tek bir sınavım kaldı, yarın gireceğim.

-Hazırlandın mı?

-Evet, evet veririm.

Aslında hiç düşünmek istemediği şey o sınavdı. Bütün gün göz ardı ettiği şeyle artık yüzleşmek zorundaydı. Sınavı geçemezse olacakları düşündü bir anda. Gözü karardı, ayaktaydılar, sendeledi.

-İyi misin Kemal? Hiç iyi gözükmüyorsun.

-Evet, vakit geç oldu, yolum da uzun ben kalkayım, artık.

Sendelemesine sebep olan sınavın sonrasında karşılaşacağı olumsuzluklardı.

Babası tanıdığı insanları aracı yaparak, ona çok bilinen bir inşaat firmasında iş görüşmesi ayarlamıştı. İlk görüşmeler olumlu geçmişti. Yeni bir projeye başlayacaklardı, onunla aynı okuldan mezun Suat Bey ekibimde seni de görmek isterim demişti.

Tabi bu iş mezun olmasına bağlıydı. Büyük bir acı kapladı içini.

Son bir haftadır, boşa geçirdiği zamanları düşünmeye başladı. Çok çaresiz hissetti, kendini.

Gerçeklerle yüzleşmek zorundaydı.

Anda yaşayacağı mutluluk için yaptığı seçimler, ona uzun vadede çok büyük kaybettirmişti.

Hem hoşlandığı kızla ilgili beklentisi boşa düşmüştü, hem de sınavla ilgili bir umudu kalmıştı.

Uzun vadeli hedeflere adımlarla varırız, her adımda bir seçim yaparız. Bu seçimlerde hedefimize uygun kararlar bizi toplamda hedeflediğimiz faydaya götürür.

Anlık haz alacağımız seçimlerin uzun vadede sonuçlarını tartmak gerekir.

Kemalin yaşadıkları hepimizin her gün yaptığı seçimlerin benzeri…

Anlık haz mı? Yoksa başında pek keyif vermese de sonunda ulaştığım fayda mı?

Karar sizin…

 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

2 yorum:

  1. "Arzular şelale" olunca frenlemek zor oluyor. En doğrusu hep sakınan olmak...

    YanıtlaSil
  2. İnsan doğruyu ister ama yanlış da yapar.
    Bu isteklerle ilgili ben neyi neden ne kadar ve nasıl istiyorum.
    Burdaki biraz fazla istek insanı yanlış yapmaya itiyor

    YanıtlaSil