KURTLAR SOFRASINDAKİ HAYAT

 

Yıllar geçmişti köyden ayrılalı,

Lise, üniversite bitmiş hayata atılmış ve yeni başladığı işte tutunmaya çalışıyordu,

Aynı şirkette işini severek yapanları bir türlü anlayamıyordu,

İş ortamında nasıl bu kadar mutlu olabiliyorlardı.

Kendisi için bir işte çalışmak katlanması gereken bir şeydi.

Sadece iş ortamı da değil,

Aslında bütün bir hayata katlanıyordu Faruk.

Özellikle de son 2 yıldır neredeyse her gün anlamsız geçiyordu.

O bunun faturasını hep insanlara kesiyordu.

Hayatındaki seçimleri, vermiş olduğu tepkiler tam da olması gerektiği gibiydi oysa buna rağmen bütün olumsuzluklar yine de kendisini buluyordu.

 Bir gün iş çıkışında evinin yakınında bulunan yetişkin ağaçların boy gösterdiği parktaki her zaman oturduğu bankta buldu kendini.

Hiç fark etmeden, saatler geçmişti…

 Bu sefer hayatına biraz daha dışarıdan bakmaya çalışıyordu.

Çocukluğundan itibaren bugüne kadar geçen yaşantısında yanlış giden bir şeyler arıyordu,

Kendi hayatında, kendi seçimlerinde…

Uzun zamandan beri ilk defa hayatına da bu gözle bakıyordu.

 Çocukken çobanlık yaptığı, koyunları meralara otlatmaya götürdüğü günler aklına geldi.

Ne güzel günlerdi.

Ve ne tatlıydı o kuzular, hepsi birbirinden güzeldi.

Farklı farklı isimlerde verirdi her doğan kuzuya.

Birlikte meraya çıktıklarında yanlarında onlara güven veren köpekleri de olurdu.

Çünkü etrafta her an saldırabilecek kurtlar olurdu.

O dönemde öğrenmişti.



Hiçbir zaman kuzu kurda emanet edilmezdi.

Çocukken çok sevdiği kuzularla şimdi kendi hayatının ne kadar benzediğini fark etti,

Son zamanlarda yakın çevresinde olanlara ne kadar güvendiğini düşünmeye başladı,

Sanki etrafı kurtlarla sarılmış çaresiz bir kuzu gibi hissediyordu kendini.

 

Sırf daha keyifli diye kendi hayatını bir ortama feda mı ediyordu?

İyi olduğunu zannettiği ortamlarda gerçekten ne kadar mutluydu?

Kendisine zarar verecek insanlarla bu kadar yakın olmak, onlara kendi hayatını emanet etmek ne kadar doğruydu?

Sanki kurdun yanındaki kuzu bile kendisinden daha güvendeydi…

Sorular, sorular…

Belki de uzun zamandır ilk defa doğru soru sormaya başlamıştı Faruk.

Cevabı da kendinde olan soruları…

Çok geçmeden ufak ufak cevaplara da ulaşmaya başladı

Sorun hayatta değil kendi tepkilerindeydi.

Sürekli tüketimin olduğu bir ortamda bulunmak başta çok keyifli olsa da kurda emanet edilmiş bir kuzudan farksızdı.

Bir insan kendisini değiştirmeden ortamını değiştiremez, ortamı değişmeden de hayatı değişmezdi…

Saatler hızla geçmiş, akşamın serinliğini yüzünde hissetmeye başlamıştı.

Zihni biraz olsun rahatlamıştı.

Artık işe nereden başlayacağını biliyordu…


Deneyimsel Tasarım Öğretisi

9 yorum:

  1. Mehmet Halim6 Ekim 2025 01:20

    Öyle bir zamandayız ki,
    Kurtlar kuzunun postunu maske olarak kullanıyor...
    Her zaman maske düşer ve gerçek ortaya çıkar...

    YanıtlaSil
  2. çok güzel bir yazı olmuş ellerinize sağlık, tüketimlerle yavrularımızı büyütmek , kurtlar sofrasında onları yetiştirmeye çalışmak gibi

    YanıtlaSil
  3. Tüketimler bir kurt gibi, kendimizi emanet edemeyiz

    YanıtlaSil
  4. Değişim kişinin kendiyle ilgili bir durum. Sen değişmeden, dönüşmeden çevren ve problemlerin değişmez.

    YanıtlaSil
  5. İhtiyaç olanı değil, istek olanı tüketmek ve anlık haz, ikisi de kuzu postuna bürünmüş kurt gibiler. Ve ama insanı bir anda yemezler, parça parça, aşama aşama, tadını çıkara çıkara....

    YanıtlaSil
  6. Su plastik şişede sokakta cam şişede sarayda bulunur

    YanıtlaSil
  7. İnsan çoğu zaman tüketmenin onu daha mutlu yapacağına inanıyor

    YanıtlaSil