Kurumsallık, yönetimin ustalaşmasıdır. Markalaşma, pazarlamanın ustalaşmış halidir. Öncelik sırası da buna göredir, yani bir şirket, önce kurumsallaşır sonra marka olur / olmalıdır.
Ancak birçok şirket kurumsallaşmayı ıskalar. Çünkü
kurumsallaşma, şirket kurucu ve yöneticilerinin kendi iç hesaplaşmalarıdır.
Önce kendilerini eğitmeleri gerekir. Önce kendilerini yontmaları, doğrultmaları
ve güzelleştirmeleri gerekir. Ve insanın en zorlandığı yer burasıdır. Kendisi
ile "uğraşmak", kendisine yatırım yapmak. İnsan bunu ister gibi
görünür, ama yapmaz. Çünkü kendisine yatırım yapmak demek, çok da görünmez,
bilinmez bir alanda, kök salmak demektir. Toprağın altında kök salan ağaç
misali. Kimsenin görmediği, duymadığı ve dolayısıyla alkışlamadığı,
pohpohlamadığı bir yerlerde, karınca misali yol almaktır, kurumsallaşmak.
Toprağın altına düşen bir tohum, henüz kabuğunu
kırıp yer üstüne çıkmadan önce, etrafındaki su, mineral, her ne kadar imkân
varsa hepsini azami kullanır. Karanlıklar içinde, gün yüzü görmeden, güneşle
tanışacağı güne hazırlanır. Ve sonra,
vakti saati gelince kabuğunu kırar, yeryüzüne çıkar. Dallanır, budaklanır,
meyve verir yani marka olur. Ancak, kökleri ile bağını hiç kesmez, köklerle
dallar orantılı büyür. Dış dünyadakiler, hep dalları, yaprakları, meyveleri
(yani markayı) görse de onlarla ilgilense de toprak altındaki gövde (yani
kurumsal yapı) harıl harıl çalışmaya devam eder. Gerçek kurumsallık ve gerçek
markalaşma bu şekilde olur.
Gel gör ki birçok firma, kurumsallığı çalakalem
"vizyonumuz ve misyonumuz" metni ile gerçekleştirdiğini sanır. Birçok
şirket, ilk önce ve çok acele olarak, pazarlamada ustalaşmaya
(markalaşmaya) yönelir. Çünkü
"satış olursa, para girerse her bir konu çözülür" diye düşünülür.
Pazarlama tarafına yatırım yaptıkça, doğal olarak marka büyür. Büyümenin
büyüsü, hem şirket yönetimini hem de müşteriyi heyecanlandırır ve illüzyona
sokar. Marka büyüdükçe, şirket yönetimi, markanın arkasına geçer. İşine
geldiğinde kendini açık eder, markanın itibarını devşirir, işine geldiğinde
markayı kendine siper alır ve ateş etmeye başlar. Oysa sırtını dayadığı ağaç, köksüzdür ve ilk
şiddetli rüzgârda yıkılmaya, ilk kuraklıkta kurumaya, ilk kıtlıkta aç kalmaya,
ilk kar yağdığında donmaya mahkûmdur.
Bizler de genellikle bir şirketle ilişki kurarken
markaya bakarız. Marka üzerinden şirketi puanlarız ve süreç başlatırız. İşte bu
iletişim illüzyonudur. Ağacın köklerini irdelemeden, dalına binmektir. Oysa
kökler, yani kurumsallık sağlam değilse (yani şirket yönetimde ustalaşmamışsa)
dallar yapraklar (marka) ne kadar canlı, renkli, büyük olursa olsan nafile,
ağaç hastadır. Ya da tam zıddında,
kurumsallıkta ustalaşıp, markalaşamayan şirketler de meyve vermeyen, dalı,
yaprağı olmayan ağaç gibidir.
İlim ehlinin işi toprağın altında olanı görmektir.
Şirket kurarken de bir şirkete bakarken de. Önce kurumsallığa bakar, önce
yönetimde ustalaşır. Sonra markaya bakar, pazarlamada ustalaşır. Daha sonra her
iki ustalık -markalaşma ve kurumsallaşma- orantılı olarak gelişir ve gerekirse
dönüşür. Çünkü bu hayatta her şey bir orantı, bir denge üzerinedir. Dengesiz
olan bir gün mutlaka düşer.
İnsan hemen sonuç istiyor. Satış istiyor. Satış bir sonuç, asıl mesele sebepleri doğru düzenlemek değil mi?
YanıtlaSilMerhaba
YanıtlaSilÖncelikle çok teşekkür ediyorum. Çok güzel bir paylaşım olmuş.
İlk önce başlığa baktım, bunların ne farkı var ki dedim. İlk girişle güzel tatlı bir dokunuş hissettim. Yönetim ile, yönetimin bir alt başlığının ayrıştırılması çok güzel bir farkındalık oluşturdu. Sonrasında yazıyı ona göre okuyorsunuz. Bu kadar kısa bir metne, o kadar da güzelce, böylesi bir konuyu açığa kavuşturup, anlaşılabilir kılmak apayrı bir marifet göstergesi...
Yazan hocamın, emeğine, yüreğine,zihnine sağlık
Sevgi ve Saygılarımla
Kurumsallaşmadan markalaşma hevesi sonuç odaklılıktır. Oysa insan sürecin gerekliliklerini yerine getirse (yani kurumsallığın sabrını kuşansa) zaten markalaşmak kaçınılmaz olur.
YanıtlaSilÇok aydınlatıcı bir yazı olmuş, teşekkürler
YanıtlaSilEmeğinize sağlık .Kurumsallık adına faydalı bir yazı olmuş
YanıtlaSilEmeğinize sağlık, doğru bilinen yanlışlar😊
YanıtlaSilSanirim insanin aceleciligi burada da devrede
YanıtlaSil