PATRON MUSTAFA

 

Mustafa okul hayatında pek ümit vaat etmeyen bir öğrenciydi. Babasının imkân sahibi hali vakti yerinde biri olmasına güveniyordu. Liseden sonra okula devam etmedi. Vaktini mahalledeki kahvede takılan arkadaşlarıyla geçirirdi.

Sabah geç kalkar, kahvaltı sonrası soluğu kahvede alırdı. Babası her gün erken kalkar ve işe giderdi. Babasının hırdavat dükkânı vardı. Oldukça büyük bir dükkândı. Yanında yirmiye yakın personel vardı. Oğlunu da dükkânda çalışmaya teşvik etmişti. Mustafa çıraklık yaparak bir yere geleceğine inanmıyordu. O patron olmak, kendi işini yönetmek istiyordu.

Annesi, babasının yönlendirmelerine hep karşı çıkardı. “Bir tane oğlum var, onu da çırak olsun diye yetiştirmedim.” Diyerek eşini sustururdu. Oğluna maddi olarak da destek oluyordu.

Kahvehanede okey oynarken bir taraftan da arkadaşlarıyla hep farklı iş kurma hayalleri anlatırlardı. Kazım, Mustafa’nın kankasıydı. O da bir baltaya sap olamamış, emekli babasının ve annesinin desteğiyle takılıyordu.

“Mustafa, benim kuzen var, Suat biliyorsun, geçen hafta geldi, bize.”

“Bu meşhur çiğköfte markası var ya, adam onun bayi sorumlusu.”

“Alacan bir frenchise, açacan dükkânı gelsin paralar…”

Mustafa kafasını okey tahtasından kaldırdı. “Arasana şu adamı bir konuşalım.”

Şu karşı köşede kırtasiyeci kapattı, o dükkâna açalım, bir çiğ köfteci. Millet görsün girişim nasıl oluyormuş.”

“Vaay kardeşim, tabi hemen arıyorum.”

Seni bekliyor yarın, işlem tamam.”

...

Annesinin ısrarları sonucunda babası gerekli sermayeyi vermişti.

Mustafa dükkânı açtı.

Malzemenin hepsi merkez depodan geliyordu. Dükkânın tasarımında da firmanın yönlendirmesine göreydi her şey. Mustafa’nın da zaten çok emek koymak gibi bir isteği yoktu. Koskoca firma, herkes tanıyor, biliyor. O kazanacağı parayla alacağı arabanın hayalini kurmaya başlamıştı.




İlk ay satışlar düşüktü. Böyle olmayacak, online satış yapmam lazım diye düşündü. Meşhur yemek satış uygulamalarından birine üye oldu. Satışlar biraz hareketlenmişti.

Mustafa sabah erken kalkmakta zorlanıyordu, dükkânı öğlene doğru açıyordu. Gelen siparişleri hazırlayıp kuryeye teslim ediyordu. Artan siparişlere yetişmekte zorlandığı için birini işe aldı.

Satışlar olsa da nihayetinde bu aradaki firmaya komisyon ödüyordu. Bir de işe aldığı çocuğun maaşı, sigortası derken yine ay sonunda elinde pek bir şey kalmadı.

Devam eden aylarda da çok değişen bir şey olmuyordu.

Her ay biraz daha kötü. Annesinden aldığı paralarla geçiniyordu.

Hayalini kurduğu arabaya çok uzaktı, hala.

Ana şirket yaşadığı sıkıntılar sebebiyle zordaydı. Bir sabah gelen telefonla bu haberi öğrendi.

Firma kapandığı için artık hazır ürün gelmiyordu. Mustafa’nın eli ayağına dolaşmıştı. Gelen siparişler vardı fakat köfte yoktu. O hafta siparişleri teslim edemeyince, online satış uygulaması cezai şartları uyguladı. Üstüne bir de ceza ödemek zorunda kaldı.

Çiğ köfte yapmayı bilmiyordu. Bir usta bulsam diye düşündü. İşler içinden çıkılmaz, durumdaydı.

İnsan çıraklığını yapmadığı işte karşısına çıkacak zorlukları öngöremiyor. Bunları çözmek için de çok enerji ve kaynak harcamak zorunda kalıyor.

Mustafa, patron olarak sürdürmek istediği işte, yaşadığı sorunlara çözüm bulmakta zorlanıyordu. Hem enerjisi, hem de motivasyonu tükenmişti.

Doğru bir girişim için başlangıç stratejisinin de doğru olması gerekir.

Kendi işinizi yaptığınızda, işin her aşamasında detaylı bilgi ve beceri sahibi olmanız gerekir. Çıraklık aşamasını geçmek aksi takdirde pek mümkün olmaz.

İşinize erken başlamak, üretimle ve siparişlerle ilgilenmek, müşteri ilişkilerini de yönetmek. Bunların hepsi sizin görev alanınız olur. Kendi paranızla bunları öğrenmek biraz pahalıya patlayabilir.

Bunun en güzeli, girişime başlamadan önce çalışan bir işletmede çıraklığı deneyimlemektir.

O zaman bütün detayları görürsünüz, tedarik nasıl, üretim nasıl, müşteriler nereden gelir…

Bütün konuları öğrenebileceğiniz, eşsiz bir deneyim sahibi olursunuz.

Mustafa’nın çuvallaması olağan bir süreçti.

Çıraklığını yaşamadığın şeyin ustalığını göremezsin…

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

5 yorum:

  1. Usta ol ama öğrenci kal

    YanıtlaSil
  2. İnsan hazır bir imkan bulduğunda yani hazıra konduğunda, imkanın kıymetini bilemez. Kıymet bilmeyenin kıymeti de olmaz. Kıymetli olmayan değerli bir işin sahibi olamaz. Olsa da sürekli olmaz.

    YanıtlaSil
  3. İnsan hemen yöneten olmak istiyor. En iyi yöneten zamanında en iyi yönetilendir…

    YanıtlaSil
  4. Bir an önce kazanma, bir an önce parlama hırsımız bizi kör eder. Bu hırsla borca gireriz, bu hırsla büyürüz ve bu hırsla ölürüz.

    YanıtlaSil