
Bir an dur ve etrafına bak...
Çevrende birilerini görüyor musun ?
Yoksa bir odada tek başına mısın?
Camdan dışarı bak...
Akşam ve sokakta da kimse yok mu ?
Şuanda görmediğin ama hayatında , etrafında olan insanları düşün...
Her yeni gün süreleri dolmadığı müddetçe farklı yaşamlar süren insanlar..
Yemek...
İçmek...
Gezmek...
Gülmek...
Düşünmek...
Uyumak...
Konuşmak...
Cinsellik...
Soyut ve somut bir sürü farklı eylemde bulunuyorlar...
İster somut olsun ister soyut...
Her eylemde farklı imkanları tüketiyorlar...
Mesela senin bu yazıyı okurken tükettiğin imkanlar gibi...
Gözlerinin görmesi için retinanda meydana gelen yıpranma ile harcanan göz yenilenme hücreleri...
Yazıyı okumak için harcadığın zaman...
Okuduğunu anlamlandırmak için harcadığın zihinsel performans...
Ve çok daha fazlası...
Büyük küçük tüm hareketlerimiz için farklı rezervlerden harcamalar yapıyoruz...
İşte bu rezervlerin genel adıdır rızık...
Rızık tüketim hakkı demektir...
İnsanın yaptığı tüm harcamalar ona verilen rızıktan tüketilir...
İstisnasız tüm imkanlar kişiye tüketim hakkı olarak verilir...
Rızık denildiğinde genelde maddi süreçlerden ibaretmiş gibi bir yanılgıya kapılır insanoğlu...
Oysa farkına varmadığı nice tüketim hakları vardır...
Tüketirken rızık olduğu bilinmeyen...
Dahada önemlisi tüketilirken sınırsız zannedilen...
Mesela hormonlar...
Duyguların psikolojik olarak karşılığı olabilmesinin tek yolu hormonal salınımda o duyguya sebep olacak kimysal bir sentez olmasıdır...
Mutluluk , hüzün , neşe , öfke ve çok dahası...
Her birinin hissedilebilmesi için bir yada birden fazla hormondan oluşan bir sentezin salgılanması ve kana karıştırılması gerekir...
İşte o duyguların oluşumu için salgılanan o hormonlar bile insana verilen rezervlerdendir...
Yani tüketim haklarındandır...
İnsanlar genelde rızıklarını sonsuz zannederler...
O sebeple de çoğu zaman muhasebesini tutmadan harcarlar...
Oysa rızık sınırlı ve sarfiyatında ölçüm gerektiren bir meseledir...
Aslında bu yazının asıl amacı secdeye farklı bir açıdan bakmak olduğu için...
Rızık yönetimi stratrjilerini başka bir yazıda ele alırız...
Şimdilik daha spesifik ve önemli bir gündemimiz var...
Secde...
Ve secde rızkı yönetim süreci...
Tıpkı diğer tüm rızıklarda olduğu gibi secdede bir rızık türüdür...
Ve diğer rızıklarda olduğu gibi tüketilmesi gerekir...
Rızıklar sınırlı olduğu gibi aynı zamanda tüketilmesi gereken imkanlardır...
Ya özgür irade ile...
Yada kontrol dışı ve farkına varmadan...
İradeyi kutsal yapan şeylerden bir diğeri ise kişiye rızkını istediği yön ve şekilde harcama hakkı vermesidir...
Evet secde bir rızıktır...
İnsan secdesiz kalmaz...
Sadece kime yada kimlere secde edeceğini seçer...
Yaratıcıya karşı boynu başı dik olanlar...
Secdeden uzaklaştıklarını zannederler...
Oysa secde kaçınılmazdır...
İnsan secdesiz kalmaz , kimin önünde secde edeceğini seçer...
Yaratıcısına secdesi olmayanın secdesi yaratılanlara olur...
Somut şeylere...
İş , araba , patron , arkadaş , ego ve benzeri somut şeylere...
Doğru tüketmeli rızıklarını ademoğlu...
Kaçınılmaz olanları kontrol etmeyi bilmeli...
Tıpkı secdede olduğu gibi...
Kimin karşısında küçüleceğini seçmeli insanoğlu...
Çünkü bu seçimi aynı zamanda kimlerin karşısında büyüyeceğini de seçmesi demektir...
Kimin karşısında büyüyeceğini bilmeli insanoğlu...
Çünkü bu seçimi aynı zamanda kimin karşısında küçüleceğinide belirlemesi demektir...
Dünyada en sık secde ettiği zannedilenler Müslümanlardır...
Oysa buda büyük bir yanılgıdır : )
Tam aksine dünyanın en az secde edenleri Müslümanlardır...
Neden mi ?
Çünkü onlar sadece Rabbine secde eder...
Onlar sadece yaratıcıya secde eder...
Bu sebeple de yaratılanlar karşısında yüceltilirler...
Rabbine secdesi olanın , geriye kalan her şeye karşı lehte olacak bir mesafesi olur...
Doğru tüketmeli insan rızıklarını...
Özellikle söz konusu secde rızkı ise...
Peki diğer rızıkların kazanım , yönetim ve sarfiyat stratejileri nelerdir ?
Takipte kalın ; )



