“Canım çok sıkılıyor anne!” diye
bağırdı Aslı, kanepeye yayılmış, telefonuna boş boş bakarken.
“Biraz canın sıkılsın yavrum, fena mı olur?” dedi annesi Elif Hanım, mutfaktan
gülümseyerek.
“Senin için kolay tabii. Benim sıkılmam dayanılmaz bir şey.”
“Dayanılmaz değil, alışmadığın bir şey sadece.”
Elif Hanım’ın içi burkuldu.
Kızına acımıyor değildi ama bir şeylerin yanlış gittiğini artık anlamıştı. Aslı
on üç yaşına gelmişti, ama hâlâ her anının planlanmasını bekliyordu. Elif Hanım
yıllarca kızına “hiçbir eksiklik yaşatmamak” için çırpınmıştı. Kızının
gözyaşlarını görmek onun için en büyük yenilgiydi. O yüzden küçük yaşlardan
beri her sıkıntısını çözmüş, her boşluğunu doldurmuştu.
Aslı anaokulundayken bile evde
tek başına vakit geçirmesin diye her günü farklı etkinliklerle doldururdu Elif
Hanım: drama, yüzme, piyano, İngilizce...
Aslı’nın canı bir gün bile sıkılmasın diye program üzerine program yapmıştı.
“Mutlu bir çocuk yetiştiriyorum,” diyordu kendine. “Canı sıkılan çocuk mutsuz
olur.”
Ama şimdi, on üç yaşındaki Aslı,
boş kaldığı anda ne yapacağını bilmeyen, sıkıldığında öfkeyle patlayan bir genç
olmuştu.
Bir gün Elif Hanım kararını
verdi.
Telefonu, tableti ve bilgisayarı kaldırdı.
“Aslı, bir hafta boyunca hiçbir ekran yok.”
“Anne! Bu işkence resmen! Ne
yapacağım ben?!”
“Bulursun bir şey. Kitap var,
boya kalemlerin var, kütüphanede dergiler var. Belki sıkılırsın… belki de bir
şey üretirsin.”
Aslı sinirlendi, surat astı,
kapıyı çarptı. Gün boyu odasında dolandı durdu.
Ama ikinci gün öğleden sonra sessizlikten bunalmış bir şekilde defterine
karalamalar yapmaya başladı. Çizdi, sildi, tekrar çizdi.
Evde dolaştı, sıkıntıdan
neredeyse duvarla konuşacaktı.
Üçüncü gün o karalamalar bir
hikâyeye dönüştü.
Küçük bir kızın kendi sıkıntısından
kaçarken kendini bulduğu bir hikâye…
Bir hafta sonunda annesine gösterdiği sayfada bir hikâye vardı. Küçük bir
kızın, “can sıkıntısından kaçarken kendini bulan” hikâyesi.
Elif Hanım’ın gözleri doldu.
“Demek ki canın sıkılınca içindeki sesi duymaya başlamışsın,” dedi.
Aslı o akşam düşündü:
“Belki de sıkılmak o kadar kötü
bir şey değildir.”
Düşününce de kendiyle kalıyor.
Kendiyle kalınca da neler
yapabileceğini fark ediyor.
İnsan canı sıkılınca, zihin
kendiyle baş başa kalır.
Sessizlikte üretim filizlenir.
Her boşluğu bir şeylerle doldurursak, içimizdeki üretme isteğini de boğarız.
Deneyim, sadece yapılan şeylerden
değil, yapılmayan anların getirdiği farkındalıktan da doğar.
Ne kadar doğru bir tesbit,
YanıtlaSilTeşekkür ederiz
Kaleminize sağlık
Evet 👏🏼,
YanıtlaSilSıkılmak insanı harekete geçiren bir eylem dış kontrollü bir eylem genellikle, Ama iç Kontrolüne alana Müjdeler olsun
Günümüz alışveriş çılgınlığı; sıkılmanın anlık tüketimlerle ört bas edilmesinin bir sonucu olduğu kanaatindeyim.
YanıtlaSilCan sıkıntımızı yönetebilmenin bir yöntemi var mı acaba?
Eskiler "sıkı can iyidir" derlerdi... Belki de hakılılatdı...
YanıtlaSilBu bir ailenin boğuştuğu bir problem. Ve çözüm için olmadık yollara yöntemlere başvurup hayal kırıklığına uğradığı bir süreç.
YanıtlaSilCan sıkıntısı candır güzel yazı olmuş elinize sağlık
YanıtlaSilAyağına diken batmasın diyerek büyüttüğümüz çocuklarımız aslında kendileri diken olup hem kendine hem çevresine huzursuzluk verir. İnsanların anlamlı, planlı hedefleri ve o hedefler için hareketleri olması gerekir. Ve insan hareket ettikçe problemlerle karşılaşır, canı çok sıkılır. Ama her çözülen problemin verdiği mutluluk, çözülmemiş problemin verdiği can sıkıntısından kat kat büyüktür.
YanıtlaSilCanın mı sıkılmaya başladı. Bu can sıkıntısı seni öldürmez ya... Sıkılsın biraz bakalım ne cevherler doğacak. Biraz sabır arkasından , neler neler, hangi mutluluklar gelecek... Tohum toprağın altında sıkılır ama toprağın üstünde çiçekler açar. Öğrenci ders çalışırken biraz sıkılır ama sınavda başarılar gelir... İnsan bu can sıkıntısını cep telefonu ile gidermeye başladığından beri bu harika yapıcı özelliklerini maalesef kaybetti.
YanıtlaSilCan sıkıntısı bizim çocukluğumuzda yeni oyunları keşfetmemizi sağlardı. Hayatımızı daha eğlenceli ve keyifli hale getirmek bizim elimizde. Bunun yanı sıra insanı düşünmeye sevk etmesi yeni şeylere öğrenmeye yönlendirmedi de çok kıymetli.
YanıtlaSilsıkı can iyidir. kolay çıkmaz :)
YanıtlaSilEskiler derdi ki sıkı can iyidir tez çıkmaz diye...
YanıtlaSilBelki espri amaçlı belki mesaj içeriyor bilemiyorum...
Ama insanın canı sıkıldığında kime yöneldiği önemli... Canını sıkan şey kadar, canı sıkıldığında yaptıkları da kıymetli
Sıkılan insan sıkıldı yerde çözmesi gereken çok şey var demektir
YanıtlaSil